Aydın'da kendine has çalışmaları ile şehrin ve toplumun sorunlarına dikkat çeken yerel sanatçı Eşref Gülpınar, son çalışması ile sosyal medya ile birlikte kaybolan eski ölümsüz aşkların önemine değindi. 'Gülerken ağlayan' adını verdiği şarkının klip ile Gülpınar, günümüz gençliğinin içine düştüğü acı durumu ve artık bir yastıkta tamamlanmayan evliliklerin oluşturduğu toplumsal travmayı ele aldı.
'Gülerken ağlayan' isimli klip ile son zamanların en büyük toplumsal sorunlarının başında gelen, sosyal medyadan edinilen ve kısa sürede sona eren aşklara değindi. Aynı zamanda Aydın ve çevresinin tanıtımının da amaçlandığı klip Aydın merkez ve Karpuzlu Ömerler Köyü'nde çekilirken klipte yapımcı ve yönetmen Eşref Gülpınar ile birlikte 13 oyuncu oynadı.
Bir toplumu oluşturan temel yapının aile olduğunu ancak internet ve sosyal medya kullanımın yaygınlaşması ile eski ölümsüz aşkların yok olmaya yüz tuttuğunu belirten Gülpınar, "Maalesef bizi biz yapan değerlerin başında gelen aileler dolayısıyla evlilikler her geçen gün yıkılmaya başladı. Bu yıkıntının enkazı da en çok masum çocukları vurmaya başladı. Bu nedenle eski aşkları konu alan ve sevdiğini kavuşamadığı için akli dengesini kaybedip tımarhaneye düşen bir erkek ile aşkını kalbine gömüp kimse ile evlenmeyen kadını işledim. Amacım burada aşkın kutsallığı ve gelip geçici bir hevesin asla sevgi olmayacağı mesajını vermekti. Oldukça başarılı bulunan klip ile gençlere mesaj vermeye ve bir yastıkta ömrü tamamlamanın önemini anlatmaya çalıştım" dedi.
“TÜRKİYE’DE BİR İLK”
Eşref Gülpınar; “Bilindiği gibi, Hiçbir eğitim almadan ve hobi olarak başladığım, 35-40 yıl kadar yaptığım ressamlığı bıraktım. Yine hiçbir eğitim almadan hobi olarak başladığım şiir ve müzikle ilgili de Bugüne kadar, naçizane pek çok yöresel şiir ve Yöresel türküler yazıp besteleyip söyledim ve birçok klip çekimi de gerçekleştirdik. Yaptığımız bu eserlerin yanında Aydın yöremize ait; “Cincin Karpuzu” “Aydın İnciri” ve “Kestane” isimli 3 ünlü meyvemize de 3 ayrı yöresel türkü yazıp- besteleyip söyleyip 3 ayrı Klip çektik. Belki bu durum Türkiye’de bir ilk olduğunu düşünüyorum” dedi.
ŞARKI VE KLİP OYUNCULARIMIZ
2020 Yılında duygusal bir şarkı yapmak istedim ve “Gülerken Ağlayan” isimli bu şarkıyı yazıp besteleyip stüdyoda seslendirdim. Hepimizin de bildiği gibi, ülke olarak yaşadığımız bazı olumsuzluklar nedeniyle ancak şimdi klip çekebildik. Naçizane Senarist ve yönetmenliğini de üstlendiğim bir klip çekimi gerçekleştirdik.
Söz- Beste - Yorum; Eşref Gülpınar, Aranjör- Klavye: Ramazan Uslu
Keman; Engin Elmas, Stüdyo; Osman Akgündüz. Klip Oyuncuları; Emine Kurt, Ali Çelik, Semra Duran Özgezer, Nihal Bozan, Asya Mercimek, Ali Çakın, Muhammed Çakın, Metin Altıntaş, Ali Tülülak ve Kudret Ünal. Kamera- montaj; Onur şahin, Senarist ve yönetmen; Eşref Gülpınar.
ŞARKININ SÖZLERİ;
Gülerken Ağlayan
“Çölde bi kum tanesiyim, Okyanusta bi damla Ey kader!. Bi defacık beni anla, Onu benden alma“
Öyle suskun bakma- Boynunu bükme -Yetim kalır aşkım - kadere küsme Sevda kurşunuyla- vurup ta gitme- Acıktım sevgine- yar insaf eyle Ben varım yanında- Bir tek seni Anlayan- Sende Benim Gibisin- Gülerken Hep Ağlayan Sımsıkı sarılmak- Borcun mu olsun- Alnından öpmeler- hayal mi olsun
Hasretinle yandım- Canın sağ olsun- Susadım sevgine- bak yine yoksun
Ben Varım Yanında –Bir Tek Seni Anlayan- Sen de Benim Gibisin- Gülerken Hep Ağlayan
SENARYONUN ÖZETİ;
Bu şarkı ve bu hikaye duygusal anlam da yüreğinde taşıdığı acıları belli etmeden yaşayan, “Gülerken Ağlayan” insanların hikayesidir.
Günümüzde pek fazla olmasa da şarkı da ve klip te ölümsüz bir aşkın hikayesini anlatmak istedim. Solistin söylediği şarkının eşliğinde, oyuncuların yer aldığı sahnelerde, bu iki sevgilinin gençlik yılları ve anıları ekrana gelir.
“Hayata küsmüş yaşlı bir adam çöplükten sevdiğinin gençlik fotoğrafını bulunca şok olur. Bu kız ve bu adam aslında gençliğinde birbirlerini çok seven iki sevgilidir.
Bir tartışma sonucu ayrılan bu sevgililer, gurur yapıp yıllarca hiç görüşmemişlerdir.
Adam yıllar sonra sevdiğinin resmini görünce içindeki hasret depreşmiştir. Ve bu fotoğrafa baktıkça o eski gençliğini ve mutlu günlerden sonra, ayrılıkla birlikte yaşadığı pişmanlığını hatırlar. Yıllar önce onu seven kadın ise, psikolojisi bozulan bu adamı bir haberde görünce tanır, şok olur ve hemen aramaya çıkar. Yaşadığı şehri ve yaşadığı eski bir dağ evini bulduğunda ise, adam önce psikolojik tedaviye götürülmüş, daha sonra da aklını yitirmiştir. Kadın sevdiğinin izini bulsa da yine de kavuşamazlar.”