AJANS AYDIN gazetesinin ‘Söz Sizde’ köşesine konuk olan 27. Dönem CHP Aydın Milletvekili Adayı ve CHP Aydın İl Yönetim Kurulu Üyesi olan Kaan Erçetin, ‘‘Bizim ülkemiz daha iyi, daha özgür, daha zengin bir ülke olmayı hak ediyor. CHP iktidarında biz bunları sağlayacağız’’ dedi.
‘CHP olarak hem seçime hem iktidara hazırız’ diye konuşan Erçetin, Aydın’ın sorunlarına dikkat çekerek, ‘‘Şehrimizin dağlarından yağ ovalarından bal akarken bir yandan da sularımızdan zehir akmaya başladı. Bu beni çok rahatsız ediyor. Aydın her şeyin yetiştiği bir şehir olarak çevresel anlamda talan ediliyor. Ben Aydın’ın bir saldırı altında olduğunu düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı.
Bizlere biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben Kaan Erçetin, 1985 Aydın doğumluyum. Babam serbest muhasebeci mali müşavir, annem emekli hemşire. Onlar da Aydınlı. Ben Efeler’de doğdum, büyüdüm. Burada Adnan Menderes Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra Çukurova Üniversitesi’nde tekstil mühendisliğini bitirdim. Devamında da yedek subay olarak askerliğimi yaptım. Aynı zamanda ben işletme mezunuyum. Bir yandan adalet okudum. Çünkü ülkemiz hukuk endeksinde 139 ülke arasında 117. sırada ve yaşanan hukuksuzluklar bir siyasetçi olarak beni çok rahatsız etti. Ayrıca zaten okumak istediğim bir alandı hukuk. Ben buna adalet okuyarak bir ön adım atmış oldum. Bir dönem İstanbul’da Türkiye’nin en büyük tekstil firmasında çalıştım. Fakat Aydın sevdası beni İstanbul’dan geri dönmeye itti. Aydın’a döndükten sonra da esnaflık yapmaya başladım. 10 yıldır Aydın’da esnaflık yapıyorum. Evliyim, 2 kız çocuğum var. Bir yandan onların okulları, bir yandan siyaset, bir yandan ticaret bu şekilde hayatımı sürdürüyorum.
Kaç yaşında siyasete girdiniz?
Ben aslında hep politik bir çocuktum. Kendimi bildim bileli politikayla ilgiliydim ve evimize her zaman gazete alınırdı. Anneme, babama o konuda müteşekkirim. Eve her gün gazete girmesi biraz da ilgisi olan bir çocuğun, ilgi alanını daha da keşfetmesine yol açıyor aslında. Ben her gün babam eve geldiğinde ilk iş elinden gazeteyi alır ve okurdum. Tabii o zaman anında bilgi alma gibi bir lüksümüz yoktu. Gazeteleri, köşe yazılarını okuyup siyaseti takip ediyorduk. Odamda her zaman başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kendime idol olarak aldığım siyasetçi posterleri bulunuyordu. O nedenle ben aslında çocukluğumdan beri zihnen siyasetin içerisindeyim. Ailemde de siyasi bir gelenek var, akrabalarımda da partinin içerisinde görev almış kişiler var. Ben Aydın’a yerleştikten sonra taşın altına elini koyma hissiyatı her zaman içinde olan bir kişi olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ne kaydoldum. Tabii burada siyaseti istemek, düşünmek, öncesinde içerisinde olmak yeterli değil. Çünkü siyaset örgütlü bir mücadele istiyor. Ben de örgütlü mücadelenin gücüne inanıyorum. Bunu insan tek başına yapamıyor. O nedenle CHP’de 2012’den beri siyasetin içerisindeyim. Daha önce Efeler ilçesinin gençlik kolu başkanlığını yaptım. 2018 yılındaki seçimlerde Aydın 6. sıra milletvekili adayıydım. Şimdi de hâlihazırda İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak göre yapıyorum. Peki siyaseti ne için yapıyoruz? Orhan Veli’nin dediği gibi sinemaların kapıları bedava, camekânlar bedava, hava bedava ama peynir ekmek paralı fakat acı su bedava. Buradan şunu çıkartıyorum; özellikle bu günlerde uzun zamandır yaşıyoruz. Sinemanın dışı bedava, arabanın dışı bedava fakat bunun içerisine giremeyen halk kitleleri var. Orhan Veli aslında ağır bir sosyolojik vakayı anlatmış bize. Birkaç cümle ile çok ağır özetlemiş aslında. Benim siyasetin içinde olma sebeplerimden biri bu durumun beni çok rahatsız etmesi. Toplumu bu şekilde yaşayan bir halk kitlesi olmaktan çıkartmak gerekiyor.
Peki neden CHP..?
İdeolojisi benim kişiliğime, karakterime uyan parti olduğu için. Doğru siyaset yaptığına inandığım parti. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun tarif ettiği Türkiye’nin geleceği benim kafamdakine uyuştuğu için. Toplum hem çalışmalı hem mutlu olmalı. Kültür sanat faaliyetlerinden geri kalmamalı, ailesinin ihtiyaçlarını yüzünü yere eğmeden giderebilmeli. Ben bunun mücadelesine inandığım için, bu mücadelenin de örgütle yapılabileceğine inandığım için örgütlü siyasetin içinde CHP’de siyaset yapıyorum. Temel hedefim bahsettiğim şiirde geçen o acı sudan ziyade biraz da halkın tatlı su içebilmesi.
Partinin hangi kademesinden başladınız ve hangi görevleri yaptınız?
Gençlik kollarında sade bir üye olarak başladım. Akabinde Efeler ilçesinde gençlik kolu başkanlığı görevini aldım. Tabii bu görevleri icra ettiğimiz sıranın dışında da partinin verdiği sandık sorumluluğu, okul sorumluluğu gibi resmiyette adı olmayan ama partiyi ayakta tutan görevlerde de yer aldım. Bu görevlerde de elimden geldiği kadar faydalı olmaya çalışarak verilen her görevi yerine getirmeye çalıştım. Sonrasında 2018’e geldiğimizde de parti bana milletvekili adaylığı gibi büyük sorumluluk isteyen bir görev verdi. Benim için önemli bir tecrübe oldu, sahayı daha iyi tanıdım. İnsani ilişkilerin milletvekili adaylığı sırasında nasıl olması gerektiğine dair bana çok önemli veriler verdi. O da çok kritik bir görevdi. Ayrıca dediğim gibi önemli bir görevdi. O noktada ben yine elimden geleni yapmak suretiyle görevden fayda da gördüm. Sonrasında zaten çok zaman geçmeden il başkanlığı seçimlerimiz yapıldı. Orada da 2 yılı aştı bizim görev süremiz. 2 yılı aşkın bir süredir de il yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. Orada sosyal politikalardan sorumluyum. Bir de biz, il yönetimi içerisinde her ilçeye bir görevli yönetim kurulu üyemiz olsun, onun sorumluluk alanı olsun diye düşündük. Faydalı da bir iş bölümü oldu bu. 17 ilçeden sorumlu il yönetim kurulu üyelerimiz var. İl başkanımız da, il yönetimimiz de ilçe yönetimimizin koordinasyonunu sağlıyor. Ben, İncirliova sorumlusuyum. Bir yandan İncirliova ile haşır neşir oluyorum. Bir yandan sosyal politikalarla alakalı ne yapabiliriz onlara bakıyoruz. Yaptığımız önemli işlerden bir tanesi, Ümit Yaşar’ın önayak olmasıyla Aydın’da ‘Kan Bankası’ olarak bilinen bir kan birimi oluşturduk. Bu noktada bize gelen talepleri en kısa sürede karşılayıp vatandaşımızın her an ihtiyacı olabilecek olan kanı buluyoruz.
Siyasette hedefleriniz neler?
Elbette her siyasetçi gibi benim de hedeflerim var. Hedefsiz siyaset yapmak da çok doğru değil ama bu hedefe odaklanıp sadece ‘ben ne olacağım?’ düşüncesi ile hareket edildiği zaman bu sefer doğru siyasetten uzaklaşıldığına inanıyorum. Benim kafamdaki siyaset yapma şekli şöyle; ben bana verilen görevleri en iyi şekilde yapıp, üstesinden gelip partime daha ne katabilirim diye bakarak siyaset yapıyorum. Bu noktada zaten siyaset sizi bir yerlere taşıyor ama ne olacağım kaygısı taşımak çok doğru değil. Ben olaya biraz böyle bakıyorum. Evet, hedeflerimiz var, daha iyi noktalarda görev almak, daha çok insana dokunmak, daha faydalı olmak ihtiyacıyla siyasette hedefler koyuyoruz kendimize. Fakat ben şunu olacağım ben bunu olacağım gibi bir hedefim yok. Benim hedefim bana verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmek. Bu noktada değerlendiriyorum ben siyasi hedeflerimi.
Türkiye'de siyaset yapmak zor mu?
Türkiye’de siyaset yapmak çok zor. Özellikle gençler için zor çünkü okuldan çıkıyorsunuz bir iş arayışı, kendimi geçindireyim düşüncesi. Zaten ülke şartları epey zor, dolayısıyla siyasete yeni yüzlerin girmesi de Türkiye siyasetinde maalesef günden güne zorlaştı. O nedenle Türkiye’de siyaset yapmak zor ve mevcut iktidarın özgürlükleri sürekli kısıtlama arzusu, isteği de bunda etkili. Bugüne kadar Türkiye’de yaşanmış acı olaylar, darbeler, ailelerin bunlardan zarar görmesi veya çevresinde bir takım eşinin, dostunun zarar görmesi neticesinde çocuklarına telkinde bulunmaları… ‘Aman ha! Siyasete bulaşma çocuğum’ diye öğütlenerek üniversitelere gönderildi çocuklar yıllardır. O noktada da apolitikleşti Türk gençliği. Siyasetin işte bu şekilde daraltıldığı bir ülkedeyiz biz. Bir şey söylendiği zaman siyasi bir olaya yorum yaptığınız zaman ‘acaba gece kapımıza polis dayanacak mı’ korkusu yerleştirilmeye çalışılıyor insanların içerisine. Tabii biz bu zincirleri kıracağız. Hedefimiz bunlarla mücadele etmek. Bu bağlamda Türkiye’de siyaset yapmak maddi anlamda da zor manevi anlamda da zorlaştırılıyor. Baktığımızda da Türkiye siyasetinde genç nesillerin nüfusunun çok artarak geliştiğini görmüyoruz zaten. Genç siyasetçi eksiğimiz var ülke olarak. Gençler haklılar da, haksızlar diyemem. İş kaygısı var, ben o partide siyaset yaparsam fişlenir miyim korkusu var, ağzımı açsam başıma bir şey gelir mi korkusu var. En başta bahsettiğim gibi maddiyat sıkıntısından zaten gençlerin siyaseti düşünmeye fırsatı kalmıyor. Ülke insanı karnını doyurmakla o kadar meşgul ki yaşadığı durumu özetleyebilecek konumdan uzaklaştırıldı insanımız. Bunlar çok haklı ve geçerli sebepler ama illa ki gençlerin ortaya cesaret koyup bu işin içerisinde biz de varız demesi gerekiyor. Hangi konuda şikâyetleri varsa o konuyu gündeme getirip, değiştirecek mecranın siyaset olduğunu bilip orada bence ağırlık koymaları gerekiyor. Bu bağlamda da gençlerimizi CHP’de siyaset yapmaya ve gidişattan memnun olmadıkları ne varsa el ele beraber değiştirmeye davet ediyorum.
Olası bir CHP iktidarında sizce ülkede neler değişir?
Ben her şeyden önce bir özgürlük nefesi alacağımızı düşünüyorum. Tüm Türkiye şöyle derin bir özgürlük nefesi çekeceğiz. Hani böyle bir işi bitirirsiniz de karşısına geçip ‘oh be’ dersiniz ya önce o psikolojiyi yaşayacağız diye düşünüyorum. Özgürlüklerimizi en başta geri kazanacağız. Nedir bu özgürlükler? Düşünce özgürlüğü, yaşam tarzına yapılan müdahalelerin ortadan kalktığı bir Türkiye, dünya refahından hak ettiği payı alan, ortaya koyduğu alın terinin karşılığını alan bir Türkiye. İşte yabancı dil kursuna gitsin de ileride kendini kurtarabilsin düşüncesi ile çocuk yetiştiren ailelerden ziyade çocuğum ülkemize faydalı olsun düşüncesi ile çocuğunu okutan ailelerin olduğu bir Türkiye hayal ediyoruz biz. Ekonomik anlamda Türkiye çok geriledi. İlk yapacağımız iş, toplumun refahını ve özgürlüğünü artırmak olacak CHP iktidarında. Bunu da hâlihazırdaki savruk düzenin önüne geçerek, harcamaları düzenli yaparak, elimizdeki kaynakları doğru kullanarak yapacağız. Çok yüksek vergiler veren bir toplumuz biz. İçtiğimiz su da, attığımız adım da vergi veriyoruz. ÖTV gibi araç alırken yüksek vergiler ödemeye de alışmış bir toplumuz. Biz aslında o havuzu dolduruyoruz fakat havuzun altında çok delikler var. O nedenle havuz su tutmuyor. İlk yapacağımız iş bu delikleri kapatmak olacak. Yani katrilyonlarca vergi borcu silinenlere ertesi gün ihale vermeyi ben doğru bulmuyorum. İhaleyi alacak gücü varsa vergiyi ödeyecek gücü de olmalı. 5 lira vergi borcu olan vatandaşın banka hesaplarına bloke konulurken sermayeyi savunup katrilyonlarca vergi borcunun silinmesini doğru bulmuyorum. Bu adaletsizliği ortadan kaldıracağız. Ben 2 kız çocuğu babasıyım. Çocuklarımın ben bu ülkede huzur içerisinde yaşamasını istiyorum. Başka bir ülkeye gitmelerini, kafalarından böyle bir şey geçmesini istemiyorum. Bu benim ileride biz nerede yanlış yaptık diye yaşayacağım bir pişmanlık olur. Bizim ülkemiz daha iyi, daha özgür, daha zengin bir ülke olmayı hak ediyor. CHP iktidarında biz bunları sağlayacağız. Hem teknolojik gelişmeleri yakalayan bir Türkiye hem de teknolojik gelişmelerin önüne geçmiş tarımsal faaliyetlere ağırlık veren, tarımsal üretim yapan bir Türkiye istiyoruz. Ukrayna’da gördüğümüz gibi bir ambargo ile dünya tahıl krizine girebiliyor. Dolayısıyla biz bunlardan uzak, kendi kendine yetebilen bir ülke olmayı amaçlıyoruz.
Peki CHP teşkilatları seçimlere hazır mı?
Seçime hazırız. Biz zaten uzun zamandır sandığı getirin, halkın önüne koyun artık çağrısı yapıyoruz. Bu bağlamda CHP olarak Aydın’da da seçimlere hazırız. Gerekli hazırlıkları yaptık, örgütlerimiz ile bu konuları görüştük. Sandık anlamında, görevlendirmeler anlamında çalışmalarımızı yaptık. Tüm Aydın olarak ve tüm Türkiye’de CHP olarak hem seçime hem iktidara hazırız.
CHP'nin Aydın'daki vekil sayısı kaç olur?
CHP’nin Aydın’da bu dönem oy patlaması yaşayacağını düşünüyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımızın ve ilçe belediye başkanlarımızın da çalışmaları ile halkımızın günden güne Aydın’da CHP teveccühünün arttığını görüyoruz. O noktada Millet İttifakı olarak bileşenlerimizle beraber ben Aydın’da rekor bir oy alacağımızı düşünüyorum.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle başta Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve ilçe belediye başkanlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Bu şehir için ellerinden geleni yapıyorlar fakat belli bir bütçe dâhilinde bunlar oluyor. Hem pandemi bahanesi ile bu bütçeler kısıtlandı hem yapmak istediğimiz birçok şey hükümet engeline takılabiliyor. O nedenle Aydın’da uzun zamandır istediğimiz fakat alamadığımız yatırımlar var. Havaalanı gibi, Aydın-Denizli Otobanı uzun zamandır içinden çıkılamadı, ihaleler iptal edildi gibi. Hızlı tren noktasında ise hızlandırılmış tren yapıldı Aydın-İzmir arasına. Fakat Türkiye’nin başka bölgelerinde biraz daha hızlı tren şeklinde geçen trenlerimiz var. O hatta Aydın dâhil değil. Demiryollarından yeterince faydalanamadığımızı düşünüyorum ben Aydın olarak. Çevre sorunları Aydın’da çok büyük bir sıkıntı haline geldi. Dağlarından yağ ovalarından bal akarken bir yandan da sularımızdan zehir akmaya başladı. Bu beni çok rahatsız ediyor. Aydın her şeyin yetiştiği bir şehir olarak çevresel anlamda talan ediliyor. Ben Aydın’ın bir saldırı altında olduğunu düşünüyorum. Arkasını Ankara’ya yaslamış sermayenin saldırısı altındayız maalesef. Bunu elimizde geldiği kadar o bölgelere giderek, köylere giderek, bölge halkının yanında olarak destek olmaya çalışıyoruz. Birçok noktada da bununla ilgili iptal ettirdiğimiz projeler oldu ama öyle yoğun bir saldırı altındayız ki… Suyumuz kirleniyor, toprağımız kirleniyor, havamız kirleniyor, ağaçlarımız ölüyor. Bu kontrolsüz enerji saldırısından rahatsızız. Aslında gerektiği gibi çevreye zarar vermeden yapılsa biz enerji üretiminin karşısında bir parti de değiliz. Ülkemizdeki enerji açığının da farkındayız. Bunun cari açığa ne kadar büyük bir yansıması olduğunun da farkındayız fakat yeşil enerji taraftarıyız. Bana Aydın’ın bütün kaynaklarını sömürüp sonra posasını bırakacak bir enerjinin ben tabii ki karşısındayım. O noktada çevresel anlamda elimizden geleni yapıyoruz fakat karşımızda bahsettiğim gibi sırtını Ankara’ya dayamış bir enerji sermayesi var. Biz bütün örgütlerimizle şu anda yarının Türkiye’sine odaklanmış durumdayız. Türkiye’nin geleceğini şekillendirmek istiyoruz parti olarak. Örgütlerimiz ile hep beraber bunun peşindeyiz. Dolayısıyla ben dâhil hiçbir Cumhuriyet Halk Partili bizler makam kaygısında değiliz, vatan kaygısındayız.