Birçok market ve mağazada indirim hakkı, müşterinin cep telefon numarasına tanımlanıyor. Bu nedenle kasada ödeme yapılırken müşteriden cep telefonu numarasını söylemesi isteniyor. Son dönemde bazı marketlerde ise artık cep telefon numarası bir cihazdan tuşlanarak giriliyor.
Aslına bakarsanız bu durum son yıllarda Kişisel Verileri Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında Türkiye’de sıkça tartışılan konulardan biriydi. Marketlerin numaralarımıza erişmesi ya da nasıl koruduğu önemli bir konu ama bu haberde asıl üzerinde durmak istediğimiz nokta bu değil.
Özellikle sosyal medyaya yansıyan kimi olaylarda; kasada söylediğimiz numaraların o an etrafımızda olan kişilerce öğrenilmesinin nasıl sıkıntılı sonuçlar doğurabildiğini okuyorduk. İşte bu haberde, yeni uygulamanın bu durumun önüne ne kadar geçebileceği sorusunun yanıtını arıyoruz…
Kişisel veri ihlallerine 46 milyon lira ceza
Tacize varan bir süreç başlayabiliyor
Bu yeni uygulamanın ardından biz de detayları öğrenmek için Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Başkanvekili Avukat Rıdvan Yıldız’ı arıyoruz. Yıldız, “Başkalarının elinde özellikle telefon numarasının olması tacize varan rahatsızlıklar doğurabiliyor” diyor.
Yıldız'a göre bu telefon numaraları bazı kötü amaçlı internet sitelerinde de paylaşabiliyor. Bu gibi durumların ciddi rahatsızlıklara yol açtığı üzerinde duruyor Yıldız ve şunları söylüyor:
“Daha güvenli yöntemler mümkünken kasada alışveriş esnasında telefon numarasını söylettirme uygulamasından vazgeçilmesi daha doğru olur. Vatandaşlar da alışveriş esnasında numaralarını kendi tuşlamayı da isteyebilir.”
Konudan bağımsız gibi dursa da tek cümleyle sürecin hukuki boyutuna bir parantez açalım…
Tüketicilerin rıza beyanlarını alarak firmaların bu numaraları kaydetmesi hukuka uygun. Biz, ‘Firmalar, vatandaşların kişisel verilerini koruyucu önlemler almakla yükümlüdür’ hükmünden yola çıkarak ‘Neler yapılabilir?’ sorusuna yanıt aramaya devam edelim…
KVKK: Sosyal medyada kişisel verileri paylaşmak suç teşkil ediyor
Bu duruma neden olan çalışanın iş akdi feshedilebilir
Geçtiğimiz yıllarda medyaya yansıyan bir haberi hatırlatıyor Yıldız ve böyle bir durumun hukuk önünde ne tür sonuçlar doğurabileceği sorusuna yanıt veriyor:
“Zaman zaman ‘sorgu yapan filanca görevli sosyal medyadan takip etti’ gibi yakınmalar görüyoruz. Okuyucularımızın bir kısmı anımsayacaktır… Yakın bir geçmişte İstanbul Atatürk Havalimanı'nda pasaport kontrol görevlisi, pasaport kontrolünü yaptığı bir yabancı turiste sosyal medya üzerinden mesaj göndermekle itham edilmişti…
Kişisel verilere ulaşma imkanı olan ülkemizde milyonlarca görevli olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan kişisel verilerin korunması noktasında yasalar olduğunu ve her geçen gün daha kapsamlı bir şekilde uygulandığını da pas geçmemek lazım.
Kendisine görevi gereği verilen veya bu şekilde elde ettiği kişisel verileri şahsi amaçları için kaydedenler ve kullananların kamu görevlisi olması halinde idari soruşturma da söz konusu olabilir. Bu eylemi yapan kişinin işçi olduğu durumda bu sebeple iş akdi feshedilebilir.”
Çözüm ne?
Haberin sonuna doğru gelirken aklımızda kalan son ama belki de en önemli soruyu da Yıldız’a soruyoruz… Çözüm ne? Sadece marketlerin ya da diğer işletmelerin inisiyatifine mi bırakılacak bu konu, yoksa gelecek dönemde farklı adımlar görebilir miyiz?
“Her şeyden önce vatandaşlar, görevlilerin öğrendiği bilgilerle sosyal medyadan iletişim kurma gibi fiillerle karşılaşmaları halinde şikayet hakları olduğunu unutmasın. Öte yandan kişisel verilere ulaşma imkanı olan görevlilerin elde ettiği kişisel verileri şahsi amaçlarla kullanamayacaklarını bilmeleri gerekir.
Çözüm için farklı alternatifler mümkün… Barkod okutulması, tek kullanımlık kod gibi daha güvenli yöntemler kullanıldığı takdirde olası tehlikeler engellenebilir. Gelecek dönemde vatandaşa numarasını söyletmek yerine kimi yerlerin başladığı üzere POS üzerinden telefon numarası girmek, tek kullanımlık kod, barkod okutulması gibi daha güvenilir yöntemlerin yaygınlaşacağını düşünüyorum.”