Görmüyor musun bulutların kavgasını
Rahmet olup damla damla yağsın diye yüreğine
Kara bulutlardan saf yağmurun yağması kolay değil…
Bir ömürde kaç zemheri geçirdin kim bilir
Baharla kar altından baş uzatan kardelen misâli ümidi içinde saklamak kolay değil…
İbret nazarıyla baktık -kahir ekseriyetle- bu serencâma
Kirlenen yeryüzü müydü yoksa göz merceklerimiz mi anlamak kolay değil.
Hepsi hepsi bir fırtınalık zamandı ömür
Tutunamadan, el uzattığımız dalların kırılganlığını görünce
Bir dalı bile kırmadan yaşamak kolay değil.
Her zahmeti bir rahmete çeviren var. Gayreti kaderin mürekkebiyle yoğurup
alnından damla damla ter ile süzdürmek kolay değil.
Ciğerin pare pare kimi zaman yine de bin bir yama ile dikiş tutturmuşuz
yaşam denen bu çiçekli pâzene
biz büyüdük ve büyüdü hayallerimiz, büyüdükçe küçüldü mavi gökyüzü
rengârenk ümitlerimizi kuyruk yapıp uçurtmamıza
dünyanın bütün olumsuz hava şartlarına rağmen uçurmak kolay değil…
bir hâlden anlayan bulabilmek için -taş altı da dahil-
bakmadık yer bırakmadan dönüp durduk bu âlemin içinde
soru nerede cevap nerede, sır içinde sır ile sırlanmak kolay değil…
masumiyet defterinde kara kara lekeler, aynalara bakıp dururken öylece
kendinle yüzleşecek yüzü bulmak kolay değil.
Benlik zırhını takmışken sırtına hiç sorgulamadan nefsini
Bir özrü samimiyet perdesinden dillendirmek elbet kolay değil!
Hakikat uğruna serden geçmediysen bir kez bile gözünü kırpmadan
Bu dünyanın karşısına geçip “yalancısın” diye haykırmak kolay değil!
Bir muamma her âdem, aklın çengeline bin soruyu asmak kolay değil.
Bazen yolunu kaybetmiş bir seyyâhsın bu gurbette
Ne bir barınağın var, ne sığınağın ne de bir pusulan
Gönülden gönüle varan o yolu bulmak inan hiç kolay değil!
Bunca zaman hep ezberden okudun hayatı
Kemâle ermek için mânânın rahle-i tedrisinden geçmek kolay değil.
Bir uzun masalla avunup durmak varken
bir gerçeğin dikenini yüreğinden çekip çıkarmak kolay değil.
Nice nice kapılar var yeryüzünde ki nice garibin yüzüne kapanmış bir bir
Dost’un kapısın bulmak nasip işi, ol kapıyı bulmak dahi kolay değil!
Kara gecede zifiri karanlıkta yürüyen karınca,
Ol karıncanın dahi hakkını görüp gözetmek kolay değil.
“İnci sancı mahsulüdür” demiş erenler
Bahtın gerdanında parlayan bir inci olmak için
Kaç bin sene o sancıyı çekmek de kolay değil.
Bir sanatlı kilim misâli bu hayat “her yanlış bir nakış”
Bin bir düğümlü bu muammayı çözmek kolay değil.
Çeşit çeşit riyâ var üstüne giyip giyip çıkardığın -ki her birinin kullanım yeri başka-
Hepsini sırtından sıyırıp üstüne samimiyet gömleğini yakıştırmak hiç kolay değil…
“Ben sana iyiyim sen de bana ol iyi” diyorsun amma
Hesapsız kitapsız mutlak “iyi” olmak asla kolay değil.
Bildiğini sanıyor hemen herkes her şeyi
Bu kadar “bilgiç” in içinden çıkıp Yûnus misâli “ben bilmem” demek kolay iş değil!
Çıkıp gitmek istiyorsun, kuşlara özeniyorsun ne kadar özgürler diye.
Fakat bilmiyorsun ki uçmak için o kadar kanat çırpmak da hiç kolay değil.
Sadece beşerdin doğduğunda kâh düşe kalka kâh emekleye emekleye
insanlık yolunda şaşmadan yürümek kolay değil.
Ne dünün yükünden kurtulabildik ne yarının endişesinden,
Sırtında bir kambur gibi taşıdığın ağırlıkla
bu hayat yokuşunu tırmanmak kolay değil…
Çoğu kez ağlatan da sensin ağlayan da sen,
Kendinden kendine kaçıp sığınmak kolay değil!
Abdâl olmak gerek diyorsun; varlığı hiçliğe kurban ederek.
Fakat abdâl; bedel ödeyendir
Bir kere daha düşün derim,
cânân için cândan geçmek hiç kolay değil..!