Putlar Bizim Neyimiz Olur?

Sevilay Ögel Yazdı

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhim
gönlümü put sanıp da kıran kim?

Böyle sesleniyor şair mısralarında...

Modern zamanların kullarıyız biz heyhât! Ne yana dönsek bir puta çarpıyor elimiz kolumuz...
Mal mülk, makam mevki, para pul,şan şöhret, ego kibir, statü ve daha nicesi... Sevimli ve sempatik putlar... Bazen bir plazadan bazen bir kâşâneden gülümser bizim mahallenin ve karşı mahallenin putları...Bazen süslü vitrinlerin markalarından insanı cezberder...
Bir de "el âlem ne der" putu var ki insanı yaşamaktan alıkoyar. Oysa hiçbir şeyimizi herkes gibi yaşamak zorunda değiliz ki...
İnsanın en kadim putu ise "nefs putu"... Her türlü zayıflık ve meyilden müteşekkil bir put...

Hazreti Pîr Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî , "Putların anası kendisi de bir put olan nefstir"der. Evet nefs doğurgandır. Nice putçukları koyar kucağımıza ve biz onları besler de besleriz... Tâ ki semizlenip gönül hanemizi işgal edene kadar...
Öyle ki bu nefs putu yüzünden nice gönül incitilir, nice umutlar söndürülür de haberi bile olmaz putperestin.

Oysa insan gönlü nâmütenâhi bir varlık. Bir derya uçsuz bucaksız, içine put sokulamayacak kadar mukaddes ve mübarek bir belde... İnsan, aynı zamanda içinde nefs taşıyan zayıf bir varlık belli yönleriyle. İşte tam da burada başlıyor mücahede... Nefs ve gönül iki yüksek tepe... İnsan sa'y ediyor adeta hayat boyu ikisi arasında... Karar kılamayan bir iradeyle a'râfta kalıyor kimi zaman...
Gönül fethetmek ise öyle kolay bir hadise değil elbette. Önce talip olunacak... Bedel ödenecek evvel emirde... Abdallar misali. Gönle girmeye talip ise bir cân, önce kendi putlarına veda edecek. Her kişinin değil er kişinin kârıdır...
Gönül ki sînede bir umman. Nice sırlara âşina bir muamma, bir kördüğüm...İnsan, bir başka insanın gönlünde gönenir, tazelenir, filizlenir...

Gönül Sevgili'nin tahtgâhı, tecelligâhı ve nazargâhıdır. İpeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin yurdu gönül...

Bir diğer nokta-i nazardan bakar Ahmed Amiş Efendi:
"İnsan gönlü sırr-ı müphemdir;
insanla oynamaya gelmez."der.
Gönül ile kurulan bağın samimi ve sâfiyane olması gerektiği hususunu hatırlatır. İnsanla gönül eğlendirmenin evvela Hakk'ı gücendireceğine işaret eder.
"Hak bir kuluna rahmet indireceği zaman gönlüne bakar ve onun gönlündeki kullarına da rahmet eder" diyor ehli ârifan. İşte sevmek ve sevilmek gönle girmek ve o gönülde yer edinmek kabul olmuş bir duadır aslında. Sıcak ve samimi bir dua...
Sevmek, çok sevmek bizâtihi duanın ta kendisidir...

Hakikat şu ki her insan gönül ehli değildir. Gönül, sînesinde barınacak asil bir ruh ister evvela... Ne büyük bir bahtiyârlık, şükür vesilesidir gönül sahibi olmak...

Atamız İbrahim'in mücadelesini o mukaddes mekânı putlardan nasıl arındırdığını hatırlayalım... Gelip geçici olan ne varsa tapınmam gönül vermem dediğinde elinin tersiyle itmişti O'ndan alıkoyan ne varsa her şeyi... İşte o asil duruşla, nâr dahi hicâb etti de yakmadı o gönül erini ve gül bahçesine dönüştü her yer...

Biz dahi biliriz ki; "her tercih mahrumiyeti ile içkindir..." Puthâneyi mesken tutan kişi gönül hânesinin âşkla dolu cennet mekân hâlini ne bilsin?
Cenneti, ötelerde hurilere kavuşmak zanneden cühelâ cennetin bir mahâl olmaktan ziyâde bir hâl olduğunu ne bilsin?
Hakîkat şu ki;
Putlaştırmadığımız her murat her insanî arzu gün gelir lûtfedilir ikram edilir. Bir muştu olur...

Biz ki terkibinde balçık olan modern zamanların çokça sürçen kullarıyız cehâletimize ver,
elimize baltayı ruhumuza İbrâhim'in asâletini bağışla Yâ Râb...

Dipnot: Bu metin dini terminolojiyi referans alan bir vaaz değil öncelikli muhatabı müellifin kendi nefsidir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Aydın Haberleri Haberleri