Türk Silahlı Kuvvetleri , artan hava kuvvetleri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla program ortağı olarak üretiminde de yer aldığı F-35 5.nesil savaş uçağı programından 19 Temmuz 2019’da Pentagon’un isteği üzerine çıkarılmıştı.Türkiye’nin 2008 yılından beri stratejik ortak olarak desteklediği programda 10 ‘ a yakın firma tarafından onlarca parçanın Türkiye tarafından üretilmesi Türkiye’nin bu programdaki önemini gösteriyor.Öyleki Türk firmaları programdan çıkarılmak istense programın uçak başına kaybedeceği tutar 7 milyon dolar’ı bulacaktır.Pentagon’un Türkiye’nin Temmuzun başından bu yana teslimatı devam eden S-400 hava savunma sistemiyle birlikte F-35 kullanımının oluşturabileceği güvenlik tehdidin ötürü teslim etmek istemediği Türk F-35’lerden beşincisi geçtiğimiz hafta havalandı.Ancak teslim etmemekte kararlı olan ABD tarafının nasıl bir yol izleyeceği Türk taraflarınca da merak konusudur.
Türk tarafının ise “Bize Patriot verilmemesi üzerine izlediğimiz yolu F-35 için de izleriz.”açıklamaları bizleri dünyada üretilen diğer 5.nesil savaş uçaklarının satın alınması ihtimalininde masada olduğunu gösteriyor.Şuanda ABD tarafı haricinde 5. Nesil savaş uçağı üreten iki ülke var : Çin tarafının 2018 de havalandırdığı J-20 ve Rus yapımı 2019 yılında havalanan SU-57.Türk tarafının masada ikinci seçenek olarak tuttuğu uçak ise Rus yapımı SU-57,F-35’den daha geniş ve ağır olmasına karşın 5.8 saatlik havada kalma süresiyle F-35’in 2.4 saatlik havada kalma süresinin 2 katından daha fazla görev süresi sağlıyor.SU-57’nin takviyesiz süpersonik uçuş ve süper manevra kabiliyeti ise onu F-35’den ayıran özellikleri arasındadır. Ancak Rus SU-57’lerinin NATO’ya entegresi konusunda çıkacak olan sorunlar Türk taraflarını düşündüren durumlar arasında.Türk tarafının masasında yer alan diğer bir seçenek ise TAI tarafından AR-GE’si süren TF-X “Milli Muharebe Uçağı”dır. Mock-up’ı tamamlanan uçağın tasarımı uzmanlar tarafından tam not aldı. Planlanan ilk uçuşunun 2025 yılında yapılması beklenen uçağın 2030 yılında hizmete girmesi bekleniyor. Bu sebeple projeye yabancı ortaklar alınarak bu tarihin öne çekilmesi de seçenekler arasında olduğu belirtiliyor.
Bizleri bekleyen bu karmaşık süreçte Türkiye’nin seçiminin önemi çok büyük olacaktır. Çünkü gerek terör örgütlerine karşı vermiş olduğu savaş gerekse Osmanlı imparatorluğu gibi bir medeniyetin devamı olmasının sorumluluğu , Türk Silahlı kuvvetlerinin her zaman ve her yerde göreve hazır ve nazır olması gerektiriyor.Böyle bir durum içerisindeyken milli üretimin öneminin yeri çok daha büyük olacaktır ancak saniyelerin bile önemli olduğu bir sektörde Milli Muharip Uçağın envantere giresiye kadarki sürecin alışılmış geleneğinin bozulmadan, NATO standartlarında sürdürülmesi en doğru seçenek olcaktır. Bu süreçte gece-gündüz demeden ülkemiz için durmadan üretmeye ; vatandaşlarımız ve dünya üzerindeki kardeşlerimiz için ise sonuna kadar mücadele etmeye devam etmeliyiz.