Geçtiğimiz günlerde yazdığım yazının ardından bir ismin öneminin olmadığını fark ettiğimi belirtmiştim sizlere. Çünkü o kadar farklı isimler saydı ki arayanlar şaştım kaldım.
Gerçekten durum bu kadar vahim mi?
Maalesef…
Aslında bu konulara girip girmemek noktasında çok kararsızdım, ta ki o yemek masasına oturana kadar.
Hatrı sayılır bir büyüğümün davetiyle yemek masasına misafir oldum.
İlk görüşte anladım, dertliydi.
Hemen garsona seslendi, garson kardeşimiz gelip ne yiyeceğimizi sordu.
O an biraz düşündüm. Sonra dedim ki, kardeşim biz çorba ile başlayalım.
Garson çorbalarımızı getirdikten sonra, “evet ağabey seni dinliyorum” dedim.
Ağabeyim, “Ya ben artık susmak istemiyorum, içimi rahat rahat dökmek istiyorum” dedi.
Nedir senin canını bu kadar sıkan diye sordum.
Ağabeyim başladı anlatmaya…
“Bak kardeşim müfettişler mi ilgilenecek, bakanlık bizzat mı ilgilenecek yoksa sen mi yazacaksın bilmem ama İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden hiç hoş olmayan iddialar ortaya atılıyor.
Okul ihaleleri aynı müteahhitlere gidiyor hep. Hatta bir ara o ihaleleri alabilsinler diye ihaleyi iptal ettiklerini duydum.
Ama bu açık ihale usulü ile yapılmış, bunda bir sıkıntı yoktur diyeceksin. Ben hemen ona da yanıt vereyim” dedi.
Ben de bir taraftan ağabeyimin anlattıklarını not alırken diğer taraftan çorbama limonu mu! Sıktım.
Ağabeyim anlatmaya devam etti…
“Bak kardeşim sıkı bir şekilde çalışıyorum, araştırıyorum inşallah birkaç güne sana bu konuştuklarımı da ispatlayacağım. Tek gayem gerçeklerin ortaya çıkması. Kurumda ki fısıltılardan edindiğim bilgiye göre bu firmaya ihale öncesi gizli kalması gereken bilgilerin paylaşıldığı iddia ediliyor. Yani ihalenin tahmini bedeli hesaplanıp bu firmaya iletildiği ve bu firmada ona yakın bir teklif sunarak ihaleyi aldığı kurum içinde konuşuluyor. Bu durumdan rahatsız olanlar var. Kurum içerisinde gruplaşmalar var. Net bir şey olmadığı için müfettiş görevlendirilsin, bu konu iyice araştırılsın diyorum.
Tabi doğrudan temin ihaleleri de araştırmak gerekiyor. Ayrıca küçük işler var sıkıntılı olan, bunları anlatmak gerek. Yemek boyunca detaylıca konuşalım bunları” dedi.
Ağabeyim anlattıkça ben notlarımı hayretler içerisinde aldım. Tabi inanmak istemiyorum. Ama bu iddialar çok canımı sıktı.
Tanıdığım ve sevdiğim isimler var o kurumda.
Ama..
Çok sevdiğim bir söz vardır.
“İnsanı kendisi kadar kimse kandıramaz”
Yani sevmek bir yana, gerçekler bir yana…
Tam o sırada garson kardeşim geldi.
“Efendim ana yemek olarak ne istersiniz” diye sordu.
Ana yemeğe geçmeden, bir sigara molası verelim dedim ağabeyime.
Moladan sonra, ana yemekte görüşmek dileğiyle…
Yemek masası başlangıç menüsü
İnan GÜL yazdı...