"ADLİYE SARAYI İÇİNDE ADALETSİZLİK YAŞIYORUZ"
Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, adliyelerdeki risk durumundan bahsederek avukatların ve birçok adliye çalışanının koronavirüs aşısında öncelikli gruba alınması gerektiğini dile getirdi.
Koronavirüs ile mücadelede insanlığın yeni umudu haline gelen aşılama işlemleri Türkiye'de de hız kesmeden devam ediyor. Bugüne kadar 19 milyondan fazla kişinin aşılandığı ülkede, vatandaşlar öncelikli risk gruplarına göre hastanelere gitmeye devam ediyor. Öğretmenler, sağlık çalışanları ve gazetecilerin ardından yargı mensupları da geçtiğimiz günlerde aşılanmaya başladı, yargı mensupları arasında bulunan avukat ve birçok adliye çalışanına aşı önceliği tanınmaması ise tepkilere neden oldu. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen meclis toplantısında konuşma yapan CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, yargı mensuplarına aşı uygulamasının başlamasına rağmen avukatların buna dahil edilmeyişinin sebeplerini gündeme getirdi.
Sosyal medyada da büyük yankı uyandıran karar hakkında Ajans Aydın muhabirine açıklamalarda bulunan Aydın Barosu Başkanı Avukat Gökhan Bozkurt, yaşananları adaletsizlik olarak değerlendirdi. Avukatlar gibi adliyede günlerini geçiren birçok meslek grubunun tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Bozkurt, kararın avukatlar tarafından da tepkiye neden olduğunu söyledi.
"AVUKATLAR KALABALIĞIN İÇERİSİNDE BEKLEMEK ZORUNDA KALIYOR"
Avukatların gün içerisinde meslekleri gereği birçok farklı alana girip çıkmak zorunda olduğunu ve günlerini kalabalıklar içerisinde geçirdiklerini söyleyen Bozkurt, meslektaşlarının yargıda en zor görevi yapan kesim olduğunu belirtti. Bozkurt, "Pandemi de olsa avukat eğer işi varsa adliyeye gelmek zorundadır. Telefonlarla zaten cevap alamıyorlar hiçbir kalemden, mahkemeden ya da savcılıktan. Adliyeye geldiklerinde de angaryaya dönen bir iş yapıyorlar. Örneğin saat 10.00’da duruşması olduğunu bilen avukat saat 09.50’de adliyeye geliyor ama 10.00’da duruşmasına girmesi gerekirken 16.00’da da girebiliyor. Dolayısıyla saatlerce şu Türkiye’nin her yerindeki adliyeler de o kalabalığın içerisinde beklemek zorunda kalıyor. Avukat odaları zaten yetersiz. Koridorlarda bekliyor avukatlar mecburen bekliyorlar ama yine de aşılanmayan avukatlar. Üstelik örneğin Aydın’da görev yapan bir avukat Kayseri’ye duruşmaya gitmesi gerekiyor, gidiyor onca, tehlikeyi göze alıyor, müvekkilinin işini halledecek, görevini yapacak. Oraya vardığında duruşmasına girecek mahkemenin hakiminin yada katibinin COVID-19 hastası olduğu ortaya çıkmış. Diyorlar ki mazeret dilekçesi verin yada bekleyin başka bir hakim oraya görevlendirildiğinde, saat kaçta olur bilinmez, girersiniz. Diyelim ki girdi, giren hakim yetkili hakim olmadığı için mahkemede bir karar vermesi söz konusu olmuyor ne yazık ki, tanık dinlenecekse dinlenmiyor, hiçbir işlem yapılmamış oluyor ve avukat bu pandemi ortamında hayatını, sağlığını, hatta döndüğünde ailesinin sağlığını riske atarak görevini yapmak zorunda kalıyor ama avukat aşılanmıyor. Herkes izin alıyor bir şekilde, avukatın izin alma durumu diye bir şey yok, avukat görevinin başında ifade alınacaksa avukat ifadeye gidecek, duruşma yapılacaksa duruşmaya, keşif yapılacaksa keşfe gidecek." dedi.
"YURTTAŞLARIMIZIN AŞILANMASINI TALEP ETMEK BİZİM GÖREVİMİZ"
Savunma makamında görev yapan birçok meslek grubunun olduğunu yetkililere hatırlatan Bozkurt, baro çalışanlarının, avukat katiplerinin ve stajyer avukatların tehlikeyle karşı karşıya bırakıldığını ifade etti. Avukatlar olarak sadece meslektaşlarının değil tüm vatandaşların aşılanmasını talep ettiklerini dile getiren Bozkurt, "Adliye koridorlarının durumu belli, insan kaynıyor. Avukat orada olmak zorunda ama avukat aşılanmıyor. Avukatın aşılanmamasının yanı sıra ayırt edilen bir başka grup daha var. Yine savunma makamının tarafında çalışan adliyelerdeki memurlar aşılanıyor, hakimler ve savcılarda aşılanıyor, peki baro çalışanları adliyedeki eşya mıdır? Onlar insan değil mi? Onların canı yok mu, onlar adliye saraylarında adalet için çalışmıyorlar mı savunma makamı adına? Savunma makamının meslek örgütü barolar, baroların çalışanları sabahtan akşama kadar adliyede görev yapıyorlar onlarda aşılanmıyor. Onlarda yok bu listede. Stajyer avukatlar örneğin ilk 6 aylarında adliyede olmak zorundalar, ikinci 6 aylarında da stajlarına devam ettikleri bürodaki üstadlarının verdiği görevleri yerine getirmek için, tecrübe kazanmak, mesleği öğrenmek için adliyelerdeki işlere geliyorlar. Ya kalemlerde işleri takip ediyorlar yada üstadları ile birlikte duruşmalara geliyorlar izlemek için. Dolayısıyla onlar da adliyedeler, adliyede çalışıyorlar ve onlar da aşı listesinde yok. Bir 3. grup daha var avukatlarla beraber çalışan, avukat katipleri. Onlar da her gün adliyeye gelip gitmek zorundalar. İşler onların eliyle de yasal olarak takip edilebiliyor. Örneğin, bir avukat bir dosyanın fotokopisini alacak, bunu sekreteri yapabiliyor. Kimlik kartıyla onlarda her gün adliyedeler ve onlar da bu listede yok. Yani yargının diğer iki ayağı ve adliye çalışanı diye kast ettikleri memur arkadaşlarımız var, onlar aşı listesinde varlar. Olmaları da gerekiyor ama onlarla beraber eş zamanlı olarak aşı olması gereken avukatların, avukat stajyerlerinin, avukatlık bürolarının çalışanlarının ve baro personelinin bu listede olmadığını görüyoruz. Bu eşitlik ilkesine de aykırı, her şeye aykırı. Bizzat adalet sarayının içindeki bu adaletsizliği izah edebilecek hiçbir kuvvet yok. Bir akıl da yok, vicdan da yok. Avukat arkadaşlarımızın sürekli hasta olduklarına dair haberler alıyoruz. Mutasyona uğramış virüs kapan avukatlar KYK yurtlarında, hastanelerde, hepsini takip etmeye çalışıyoruz. Onların sıkıntılarıyla ilgili elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ama tabii hasta olanı iyileştirme şansımız yok. Yönetim kurumumuz olan Adalet Bakanlığı’na da yazı yazdık, Türkiye Barolar Birliği’ne de yazdık gerekli girişimlere bizimle beraber bulunsunlar diye.
Bu saydığım avukatlar, avukat stajyerleri, avukatlık bürosu çalışanları ve baro personellerinin de kapsama alınmasının bir an önce karara bağlanmasını onlardan bekliyoruz. Ama bekliyoruz derken “Umut ediyor musunuz?” derseniz eğer adı Adalet Bakanlığı olan bir bakanlık, adı Sağlık Bakanlığı olan bakanlık sağlık konusunda son derece bilimsel bir karar olması gereken, adliye de görev yapan herkesin eş zamanlı aşılanmasıyla ilgilenmiyorsa, bunu planlarken avukatları dahil etmiyorsa dediğim stajyer avukatları, avukat katiplerini, baro personellerini dahil etmiyorsa Adalet Bakanlığı kendisini sadece hakim, savcı ve kendisine bağlı personelin bakanlığı olarak görüyorsa, zaten baştan bunları yapması gerekirken yapmıyorsa çokta umutlu olmamak gerekiyor. Ama bunun mücadelesini vermek ve arkadaşlarımızın hakkını aramak hatta insan haklarını koruyup kollamak görevi kendisine kanunla verilmiş kurumlar olan barolar olarak yurttaşların da tamamının bir an önce aşılanmasını talep etmek tabii ki de bizim görevimiz." diye konuştu.
"KAYBEDİLEN HER MESLEKTAŞIMIZIN VEBALİ ÜSTLERİNEDİR"
Pandemi nedeniyle gerçekleştirilemeyen Aydın Barosu 2020 Yılı Genel Kurulu nedeniyle eleştirilerini bir kez daha dile getiren Bozkurt, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan "Libya'ya 150 bin koronavirüs aşısı yardımı" kararını da meslektaşlarına yapılan adaletsizlik olarak değerlendirdi. Taleplerini duyurmak için mücadelelerinin devam edeceğini söyleyen Bozkurt, "Her gün sayısız yurttaşımızı kaybediyoruz. Vaka sayılarını hep beraber endişe ile izliyoruz. Ama ne yazık ki bunun da suçlusunu vatandaş olduğu söylemlerine hayretle bakıyor kalıyoruz. Adliyeler bu kadar kalabalık iken benim meslektaşlarım, benim arkadaşlarım, benim çalışanlarım bu adliyelerdeki kalabalık yüzünden tedbirsizlik yüzünden COVID kaparken, ailelerine bulaştırırken, kimisinin yaşlı olan annesi babası büyükleri bu yüzden hasta olup ölürken hala barolara genel kurullarını yaptırmama inadını hep beraber yaşıyoruz. Hem bunu söylüyorsunuz, adliyelerdeki genel kurulları yapalım diyorsunuz diyen olursa bir çiftten fazla sözüm var. Siyasi parti kongrelerini lebalep yaparlarken, binlerce insan bir araya geldiğinde tebrik ediliyorsa, bundan gurur duyuluyorsa, o kongrelere otobüslerle başka araçlarla giderken maskesiz dans edip oyun oynayıp videolar çekilip paylaşılmasından rahatsız olunmuyorsa bir kere ben elbette baronun genel kuruluna yapmam gereken tarihte neden yapamadığını sorgularım.
150 bin meslektaşıma yapılmayan Libya’ya gönderiliyor ve bununla gurur duyuluyorsa söz bitmiştir. Meslektaşlarımdan hasta olan herkesin bu sebeple kaybettiği her meslektaşımızın vebali üstlerinedir. Biz arkadaşlarımızın sağlığını canını yurttaşların da aynı şekilde sağlığını korumak için tedbir alınmasını talep ediyoruz. Bunu sürekli dillendiriyoruz. Bunun için de elimizden geleni yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.