A'râftaki Münzevî

A'râftaki Münzevî

Sevilay Ögel yazdı.

Kalemin, kelâmın ve dahi gönlün ak pâk sayfasının mukaddesâtına selâmla...

"Âb-ı hayat sırrının suyunu çeşmelerden bulamazsın
Ansızın bir deli çaydan içersin de kanamazsın" diye buyurdular zevât-ı muhterem.

Bir deli çay ki, o bîçare aklı bir kırık sal misâli önüne katıp sürükledi. O saatten sonrası ancak başını sağdaki soldaki kazanın sengine çarpıp sermest olmaktır kaderin. Ne o akışa direnerek ne de o akışa kapılarak, yalnızca olmuş olana tevekkülle bulunur âb-ı hayat... O coşkun akışta aklın küreğini çekmek beyhûde yorgunluk akıl sahiplerine... Zamandan ve mekândan hatta mesafelerden âzâde gönülden gönüle bir akış vardır...

Hadi, o akışın adını sen koy ey cân...

Bu ucûbe şehirlerin paslı şebeke borularından akmaz âb-ı hayatın saf suyu bilesin. Bekleme! Bekleme boşuna çeşmesi kırık tası kırık viranelerde. Issız dağ başlarında deli çaylara başını eğip avuçlarımdan kana kana içtiğindir sonsuzluğun sırrı... Bir ulu ağacın altında usulca başını göğsüne dayayıp özlemle dinlediğin o sessiz çırpınışın mûsıkîsidir belki de âb-ı hayat...

Buralarda ne kadar bulursak ötelerde o kadarı ile müşerref olacağımızın müjdesidir o çağlayan... Hadi, o çağlayanın adını da sen koy ey cân...

Modern zamanların dudakları çatlamış bîçâreleriyiz hepimiz. Ne Ferhat Ferhat'tır artık ne Şirin Şirin'dir şimdilerde. Her ikisi de âşka inancını kaybetmiş ve bir filmin fragmanında iki ruhsuz baş karakterden ibaret.. Ne uğruna dağlar delinecek bir yâr vardır artık ne de âşkın menbaından fışkıran o coşkun sel...

Ağızlarda arta kalan buruk ve kekremsi bir hikâye...
Hadi, o hikâyenin adını sen koy ey cân...

Gönül ülkesinin padişahı o sırrı ezelde kulağımıza fısıldadığından beri arayıştayız. Gönülden o hakîkate âşinâyız. Her arayan bulamaz biliriz lakin bulanlar arayanlardır elbet...Dışarıda değil en çok içinde esen fırtınalarda arayanlar... Gece yarılarında, şafak sökümlerinde, tenhalarda halvet ile...

Nicelerinin çağrılıp pek azının seçildiği bu gönül kapısında niyâzkâr bir bekleyiştir şu kısacık ömrümüz...

Hadi, o bekleyişin adını sen koy ey cân...

Seven, sevdiğine ayna ise o aynadaki sûret hep parlasın diyeydi bütün çabamız. Bütün tılsımlar, büyüler, efsunlu dualar... O güzelliğin ölümsüz olması içindi. Tutuşup yanmamız, kül olmamız, savrulmamız ve sırra kadem basışımız...
Hadi,o sırrın adını sen koy ey cân...

İmtihan yurdunda kimilerine bir âsâ yetişti, kimilerine bir bıçak, kimilerine bir yunus... Yeter ki sen neyi kaybettiğini hatırla... Buldururlar...Elini hakikatin sıcacık avuçlarına koyarsan inan bana buldururlar! Hâli hâlden sıyırıp yola koydururlar. Gözlerini kapayıp dönersen içine kendinden kendine hicrette dahi buldururlar. Râzı olursun... Olmuşlara ve olamamışlara... Ve dahi râzı olursun "Âşk Makamının" hürmetine olmuş olacaklara...

Hadi, o râzılığın adını da sen koy ey cân...

Hani Hz.Pîr Efendimiz müjdelemişti ya, "Sadece susayan suyu aramaz su da susayanı arar"

Nasipdâr olanın sâkisi elinde su testisi ile sokak sokak gezer de arar bulur er geç elbet bağrı yanık olanları...
Yeter ki sebat ve sadâkati yoldaş eyle...O saf suyun berraklığı gaflet çapağını gözden ve gönülden yıkayıp temizleye...

Dehr dahi teşnedir âbı hayatın bir damlasına...ki ölümsüz olsun âkıbeti.
Hadi, o dehrin adını sen koy ey cân...

Sarıklı sakallı mollaların müderrislerin koltuk altındaki sivri köşeli kalın matbuatta da bulunmaz o aradığın şey. Ne kürsüde ne cübbededir. Bir sırrı müphemdir ki pejmürde halde sokak sokak gezen meczupların kurşunî bakışları misâlidir âşkın sana/bana nazarı... Önce öldüren, mazinin tortusundan arındıran sonra yeniden dirilten o efsunlu nazar...

Bulupta ne bulduğundan bîhaber olanların kaybıdır veya ayıbıdır bîgânelik. O da bir nasip işidir ... bir demdir gelir geçer...

Hadi, o nazarın adını da sen koy ey cân...

Sükûtun sırrıyla kendi mânâsına ermişti ya erenler
Öyleyse...

Kalemin, kelâmın ve dahi gönlün ak pâk sayfasının mukaddesâtına hürmetle efendim!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler