Atatürk'ü Anlamak

Atatürk'ü Anlamak

Yaşar ALDIRMAZ Yazdı

Hemen hepimiz zaman zaman şu soruyu kendimize, büyüklerimize, öğretmenlerimize sormuşuzdur; Atatürk olmasaydı ne olurdu? Memleketin bağrından bir başka vatan evladı çıkar ve O’nun yaptıklarını yapabilir miydi? Dünya sahnesinde imparatorluk olarak mı kalırdık yahut bir yabancı devletin manda idaresi altına mı girerdik? ya da her ne olursa olsun Cumhuriyeti ilan edip sistemde yerimizi alabilir miydik? Kim bilir…

 

Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıkıp Anadolu ile kucaklaşarak ‘Kurtuluş’ ateşini yakmış, aziz Türk milletinin tüm evlatları ile birlikte; onlardan aldığı güç ile bu mücadeleyi başarıya ulaştırmıştır. Sonrasında bu başarıyı Cumhuriyetin ilanı ile taçlandırmış tüm dünyanın eşsiz saygısını kazanmış, dünya siyasi tarihinde unutulmaz bir lider olarak yerini almıştır.

 

Atatürk’ün tarih sahnesine çıkarak Türk milletinin kaderine ilk dokunuşundan günümüze yüz yılı aşkın zaman geçti ve bu süre zarfında O’nun hakkında o kadar çok şey yazıldı, konuşuldu, söylendi ki... Bizler Atatürk’ü ilkokul sıralarından itibaren okuduğumuz onlarca kitaptan, okullarımızın, işyerlerimizin, evlerimizin duvarlarından bize baktığını hissettiğimiz portrelerinden, bugün gelişen teknolojinin de yardımıyla yeni yeni renklenen görüntülerinden, her birinde ayrı bir mesaj yatan konuşmalarındaki tok sesinden... İşte ancak bunlardan tanıyoruz... Her birimiz dünya görüşümüze, ideolojimize, hayata bakışımıza göre kendimizce yorumluyoruz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, hepimizin zihninde farklı bir Atatürk portresi var. O kimileri için bir kahramanken kimileri içinse değil...

 

Bugün BBC Türkçe bundan 100 yıl önce hazırlanan, İngilizlerin Mustafa Kemal Atatürk hakkında bilgi toplama faaliyetlerinin yer aldığı ve Atatürk’ün Mayıs 1919'da Samsun'a gitmesinin daha sonra Anadolu'da çeşitli kongrelerle bir mücadele örgütlemeye başlamasının ardından yoğunlaşan İngiliz istihbarat raporlarından bazı kesitler yayınladı. İzmir işgalinin "direnişi başlattığına" dikkat çekilen bir raporda, "Mustafa Kemal, mayıs ayında (1919 yılı) müfettiş olarak Samsun'a gönderildi. Smyrna'da (İzmir'de) uykuda yakalanan Türkler canlandı. Mustafa Kemal gelir gelmez bu bölgeyi hareketlendirmek için faaliyete geçti. İtilaf Devletleri'nin kontrolü dışında kalan Amasya'yı karargâh olarak belirledi. Bu hareket devrimci ve tehlikeli bir niteliğe sahip gibi görünüyor" deniliyor. Raporun yalnızca bu kısacık kesiti bile Atatürk’ün aslında kim olduğuna dair net bir ipucunu bizlere sunuyor...

 

İşin aslına bakarsak Atatürk’ün kim olduğu değil önemli olan... O da her birimiz gibi günahıyla sevabıyla bir insan... Bizim için önemli olması gereken Atatürk’ün fikirleriyle, devrimleriyle, yenilikleriyle, dava arkadaşları ve bu mücadelede yanında yer alan her bir kahraman ile birlikte savaşlar ve işgallerle bitap düşmüş bir halkı önce kurtuluşa ardından Cumhuriyete götürebilmiş olmasıdır. “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir bedene hapsetmek asıl görmemiz gereken noktaları es geçmemizi ve dolayısıyla bugün olduğu gibi O’nun hakkında fikir ayrılıklarına düşmemizi beraberinde getirir...

 

Atatürk’ü gerçekten samimiyetle anlamanın en güzel yolu belki de onu bir fikirler bütünü olarak görebilmekten geçiyor. Meseleye bu şekilde bakmak ortak kaygısı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması olan her görüşten insanın ortak bir paydada buluşmasını sağlayacaktır. Atatürk denildiğinde aslında bizatihi Mustafa Kemal Atatürk’ü değil içinde nice şehitlerin, evlatların, anaların, babaların, eşlerin olduğu Anadolu kapılarını açarken Malazgirt’te Sultan Alparslan ile saf tutan, İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmet ile gemileri karadan yürüten, Çanakkale’de Anafartalar’da Dumlupınar’da cansiperane savaşan, On Beşliler, Seyit Onbaşılar kısacası Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Laz’ı bu aziz millet için, bu vatan için, bağımsızlık için savaşan, bu topraklara emek veren, ülkesi ve ülküsü için mücadele eden; görüşü, inancı ne olursa olsun milyonlarca isimli/isimsiz kahraman akla gelmeli.. Kadim tarihimize nüfuz etmiş yılmayan, yorulmayan, bitmek tükenmek bilmeyen bir azme sahip bağımsızlık ruhu akla gelmeli... İşte Atatürk de tam olarak o ruhun temsilcisi... Bu bilinçle Atatürk’ü tanımaya anlamaya karar verdiğimizde inanıyorum ki genciyle yaşlısıyla hepimiz bu ruhu en derinde hissedeceğiz ve onu hissetmemiz bizlere herşeyden çok değer verdiğimiz ülkemizi hep daha ileriye taşıma azmi verecek...

 

Bedenen aramızdan ayrılışının 81. yıldönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Paşam bu millet için açtığın yol ve “en büyük eserin” Cumhuriyet bize emanet...

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler