'Kadın' bizim neyimiz olur?

'Kadın' bizim neyimiz olur?

Sevilay DURMUŞ yazdı...

8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle her yerde bir “kadın duyarlılığı” sergilenir oldu. Neyin nesi diye bir bakmak lazım. Sadece bugüne ait, yarın unutulacak olan daha açmadan solan bir tomurcuk gibi bir ömürlük sevgi, değer ve ilgiyi sadece bir günün samimiyetten uzak tebriklerine sığdırmak neye yarar?

Emekçi kadınlar derken sadece evin dışında çalışan iş hayatında bir şekilde var olan kadınlar mıdır sadece emekçi olanlar? Okuma imkanı bulamayan veya meslek edinemeyen binlerce “ev hanımı” yani ev işçisi/emekçisi kadınların alın teri ne zaman bir anlam ve değer kazanacak acaba? Çalışma hayatının ağır yükü ve ev işlerinin telaşına çifte mesai ile yetişmeye çalışan koşturdukça yorulan ve yoruldukça verimi düşen kadınların sorunlarına/seslerine ne zaman bir kulak vereceğiz? Ruhu dinlenmemiş, çocuğunu ilgi ve sevgiyle büyütememiş “çalışan anne” kime ne için yetişmeye çalıştığını bugün için sorgulamaktadır. Ev işlerinde baş aktör olmayı değil yardımcı figüran rolünde olmayı tercih eden erkeği bugün sorgulamaktadır. 

Kimliğini ve varlığını başka karakterler üzerinden örneğin falancanın eşi, filancanın kızı, ötekinin annesi olmadan, sadece “insan çiftinin kadın teki” olarak yaratılmış olmaktan ötürü saygıyı ve saygınlığı elde edememiş kadın, bugünü sorgulamaktadır. Hâlâ toplumda ayrımcılığa uğrayan, iş hayatında ikincil tercih olarak geride kalan haklarını Hakk’ tan dolayı değil kuru bir feminizm kıskacında savunmaya çalışan kadınlar bugünü sorgulamaktadır…

Dinin emirlerini sorumluluk ve mükellefiyetlerini ayrımcı bir bakış açısı kadim bir öğreti (!?) ile Hz. Havva’dan bu yana sadece kadına yükleyen bir eril zihniyet bugün hâlâ faaldir. 

Hz. Peygamber hayattayken kız çocuklarının ve kadınların başta yaşam hakkı olmak üzere bütün haklarının en önde gelen savunucusu değil miydi? Bir anlamda bu yüzden düşmanı da çoktu. Çünkü eski köye yeni adetler getirerek “düzen” bozuyordu. Şimdi o Peygamberî ilkelerden geriye ne kaldı? Hâlâ eğitim hakkı için, kendi evleneceği insanı seçebilmek için, “Aslında bu hayatta ben de varım!” diyebilmek için hırpalanan harcanan kadın hayatlar azımsanamayacak kadar çok…

Toplumun bazı kesimlerinde, araba kullanabilen, yabancı dil bilen, şehir dışına yalnız seyahat edebilen kadınlara hâlâ hayretle karışık hayranlık duyan kadınlarımız/kızlarımız varken “Kadın Hakları” ev ödevimizi ne kadar başarıyla verebildiğimiz düşünülmelidir. 

Çok acı dönemlerden geçtik “Türk Kadını” diyerek öve öve ancak hamaset yapanların reel hayatta aslında sadece istismar ile siyaset yaptıklarına da şahit olduk. 
Modernizmin çarkları arasında kısılıp kalmış kadının; yerel, kültürel ve bizi biz yapan kodlarının nasıl parçalandığını da gördük. Kendine değer atfedilmesi için mutlak bir statü sahibi olmayı zorunlu gören “İş kadını” profillerinin nasıl sert mizaçlı kendine bile yabancı bir çeşit yalnızlaşmış robotlara döndüğünü de gördük. Rahmetli Aliye İzzetbegoviç’in de üstüne basa basa “Erkeksileşmiş kadınlar, kadınsılaşmış erkekler” tehlikesini Avrupa’nın ortasından yazdığı eserlerle tüm dünyaya duyurma çabası üzerine düşünülmelidir. 

Ekranlarda “kadın” kelimesi geçtiği an yanında bir “cinayet” kelimesinin duyulması da kuvvetle muhtemel iken aşılacak çok yol var diye düşünmemek elde değil. 

Kadın fiziksel güzelliği, mal varlığı veya başka şekilde değer atfedilecek alâlade bir nesne değildir. Kadın ne feminizmin, ne sekülarizmin ne teolojinin ne de ne idüğü belirsiz ideolojilerin malzemesi de değildir. Kadın estetiğin, nezâketin, inceliğin cana can katan bir sonsuz güzelliğin öznesidir.

Kadın gülerse dünya güzelleşir evet doğru. Çünkü kadın ruhu/bilinci çocuğa, aileye, topluma, nesillere yani hayata tesir eder. Hayat da güzelleşir o vakit. 

Estetiğin özenle yapılmış tırnaklarda değil aynı zamanda emekle çatlamış kurumuş ellerde de var olduğunu anladığımız gün kadını da anlamış olacağız. Başta emekle, alın teriyle evlatlarını büyütmüş annemin, annelerimizin, kızlarımızın, tüm kadınların günü kutlu olsun.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler