Mevsimler, arıları da vurdu: "Arıcıların üretimdeki çilesi, ballarını satarken de devam ediyor..."

Mevsimler, arıları da vurdu: "Arıcıların üretimdeki çilesi, ballarını satarken de devam ediyor..."

İnsan sağlığı için oldukça zengin bir besin kaynağı olan balda, bu sene yaşanan mevsim kaynaklarından ve orman yangınlarından dolayı düşüş yaşanması bekleniyor. Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ayhan Özdemir, Ajans Aydın’a 2024 yılı bal sezonu ve arıcılık hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Haber: (Yusuf KONRAT)

Küresel ısınmanın beraberinde getirdiği gelişmeler, dünya genelinde birçok canlıyı olumsuz etkiliyor. Havaların mevsim normallerinin altında seyretmesi sonrasında kış uykusuna yatamayan ayılardan sonra, arılarda da sorunlar baş göstermeye başladı. Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ayhan Özdemir, arılar ve arıcılık hakkında Ajans Aydın’a konuştu.

Mevsimlerin normallerin altında seyrettiğini ve bu durumun arılar için iyi olmadığını aktaran Ayhan Özdemir, "Bizim buralar çam bölgesi olduğu için, çam balını hedefledikleri için, arılarımız çam balına girdiğinde zayıf arılar üç çıtaya dört çıtaya düşer. E şimdi bu arı uyuması gerektiği yerde bir de uymayınca sürekli yavru yapınca, harda seyrelince ne oluyor? Sezonda hızlı gelişim göstermesi gerekirken, gelişim yavaş kalıyor. Yani illa ki rekolteyi etkileyecek. Hedeflediğin sayısına ulaşamayacaksın, mevcuda ulaşamayacaksın" dedi.

DOĞU BÖLGELERİ DAHA AVANTAJLI


"Mesela doğu bölgelerinde daha avantajlı, Eylül geçtikten sonra, Ekim aylarından sonra Kasım aylarında uykuya yatıyor. Aydın biraz daha sıcak olduğu için Aralık on beşten sonra yatıp, Ocak on beş Ocak yirmilerde tekrar uyarmaya başlıyor. Yavru faaliyetine başlıyor, geçen yıl yine biraz uyudu bu sene hiç uyku dönemi olmadı. Hava da ılıman gittiği için arılar içinde bahar günü gibi yavru var yani. Geniş bir yavru alan var."

UYUYAN ARI DAHA HIZLI GELİŞİM GÖSTERİYOR


"Bizim Söke de uyumuyorlar fakat Beş Parmak’ta uyuyordu geçen yıllarda. Yani Söke’de uyuyorsa da nasıl uyuyor? On beş veya yirmi gün uyuyordu. Yukarı kesimlerde yaklaşık iki ay, biraz daha rakım yüksek olunca soğuk olduğundan uyuyordu. Söke'deki dediğim gibi mesela dört çıtalı, içinde dört petek olan bir kovan, bahar ayında daha anca toparlayıp beşinci peteğine yürümeye başlarken yukarıdan gelen arı neredeyse sekiz dokuz çıtaya kadar çıkıyor. Yani çok daha hızlı bir gelişim gösteriyor."

ARILAR İNSAN GİBİ


"İnsan nasıl çalışıyor? Sürekli çalışırsa bir zaman sonra bedensel enerji düşüyor. Biraz soluklanırsa ya da bir iki gün tatil yaparsa işe daha da motive oluyor. Onun gibi arılarda yani daha sağlıklı çalışıyor."

BAL MİKTARINI KARŞILAMIYOR


"Ama böyle uyuyamadığı yıllarda ne oluyor? O dediğim zayıf kovanlardaki gibi petek sayıları az kalıyor kovanın içinde. Yani o bizim asıl istediğimiz tek kovandaki mevcut çıta rakamlarına ulaşamadığı için her kovandan bağlıyorsun ama toplamdaki bal miktarını karşılaşmayacak."

DOĞU VE İÇ ANADOLU BÖLGESİ ARIYA KARŞI DAHA DUYARLI


"Deniz’li tarafından çıkınca Afyon'dan tut Hakkari'ye kadar insanlar biraz daha arıya karşı daha duyarlı. Biz maalesef Ege bölgesinde bazı sıkıntılar var diyoruz. Dediğim gibi İç Anadolu Bölgesine gidiyoruz, hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Abi arılarımız var diyoruz. Kaç kovan diyorlar? Ya muhtarı buluyoruz ya da Çiftçi Koruma Başkanını, 4 yüz, 5 yüz kovanımız var abi diyoruz, şurada yerimiz var diyor, buyur gel diyor. Ama burada gidiyorsun bir yere arını koyacaksın mesela. Adam getirme diyor, filancayı arı soktu, bu şöyle oluyor, alerjisi var. Yani Aydın civarında arı konaklatmakta, arı yeri bulmakta problem yaşıyoruz."

GEZGİNCİLİK ARTIK YAPILAMIYOR


"Maliyetler aşırı arttı. Yani normalde adam mesela üç dört bin liralara gittiği yerleri şu an yirmi bin liraya gidiyor. Hani Sivas'a falan gideceğim dediğin zaman bugün yetmiş seksen bin lira sadece gidişin. İndir, bindir, tekerle aracına gidiyorsan yüz bin lira. Yüz bin lira da geri geleceksin, iki yüz lira bir maliyet."

ÇAM BALINDA VERİM REKOLTE DÜŞTÜ


"Mevcut sezonda yaklaşık üç dört yıldır Çam balında verim düşüklüğü çok fazla. Yani bal vermiyordu çam ağaçları. Sıcaklıktan kaynaklı, yaz aylarında çok sıcaklar oluyordu. O sıcak sebebiyle bal vermiyordu. Artı bir de Muğla tarafında orman yangınları oldu çam alanlar çok aşırı miktarda yandı. Yani potansiyeli olan Çam Balı veren yerden ormanlar yandı. Bu sefer ne oldu? Rekolte çok aşırı düştü."

BAL ELDE KALIYOR BU İŞİ YAPMAK İSTEYEN AZALIYOR


"Gençlerden yapanlar var. Onlar şimdi hep şey diyor, bırakıp böyle sigortalı işlere ya bir madene ya bir yere, yani arıcılığı bırakıp da farklı alanlara yönelmeye çalışıyorlar. Çünkü önlerini göremiyor insanlar. Adam üretmiş ama bir bakıyorsun pazarda bir ekonomik değeri yok. Yani ürünü üretirsin, satarsın, ucuz satmışsındır olsun, sattık balımızı paramızı cebimize koyduk dersin. Şu an elde kalıyor. Yüz tane aracı tanıyorsam, yüzde seksen beşinin, doksanının elinde balı duruyor şu anda. O kadar sıkıntılı bir piyasa var."

55 – 60 LİRAYA BAL OLMAZ


"Marketlerde görmüşünüzdür 55 – 60 liralara bal var. Normalde kilogram maliyeti aracıya yüz otuz lira olan bir şeyin kavanozlanıp da bu kadar maliyet, nakliye biniyor, kavanozlama maliyeti biniyor, market yüzde 20, yüzde 30'dan aşağıya almıyordur. 60 liranın içerisinde kaç tane kalem çıkıyor? O bal belki yirmi beş otuz liralara düşüyor ama bal değil içerisindeki. Fakat bir bakıyorsun marketlerde üçte biri fiyatına adam çıkıyor raflarda satmaya çalışıyor. Bal kesinlikle değil."

SAHTEKARLIKLAR PROFESYONELLEŞMİŞ


"Prolün diye bir değer var mesela sentetik olarak Prolün koyabiliyorlarmış balın içerisine. Balın koymuş olduğu bir madde içerisinde protein birleşiminde bir yapı. Onu sentetik olarak koyabiliyorlar. Bu işin üç kağıtçıları da artık profesyonelleşmiş. Yani yaptıkları hileleri de belli etmiyorlar. Gerçi laboratuvarda illa ki bir şekilde çıkar ama denetim noktasında eksiklikler çok fazla. En azından onu fark ettiği anda direkt alıp en kapsamlı laboratuvarda ne var bunun içerisinde diye analiz ettirmeli. Çünkü gıda dediğin sağlık neticede."

DOĞAL YOLLAR KULLANILMALI


"Kimyasal kullanmayın, kimyasal kullanmamak da doğal mücadelelerle sürekli bir takip istiyor. En azından haftada bir gün ya da beş günde bir sürekli arada bir uygulama, doğal pudra şekeri mesela toz şekeri öğüttürüyoruz değirmende onu normal böreğin üstüne pudra şeker atar gibi ona ekliyoruz. Ondan sonra kekik biberi, okaliptüs yağlarından, doğal yağlardan, peçetelerde ıslatıp kovanların üzerine koyuyoruz. Katran, bildiğimiz o ağaç, çam katranları onu bırakıyoruz. Yani değişik doğal yolları bayağı var ama iş yükü çok fazla. Onun için ayrı bir mesai harcıyorsun."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler