Sökeli Tevhit o anları anlattı Sumud Filosuna katılmıştı.
İsrail’in ablukası altındaki Gazze’ye insanı yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Sumud İnsanı Yardım filosuna katılan Sökeli Tevhit Yıldız memleketine döndü. Sumud filosundaki yaşadıkları o anları anlatan Yıldız, önemli açıklamalarda bulundu.
İsrail ordusunun 8 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılar sonucunda yaklaşık 67 bin yaşamını yitirdi.
Saldırıların şiddeti artarak devam ederken Gazze’de ambargo altında ve mahsur kalan vatandaşlara insani yardım ulaştırmak adına gönüllü aktivistlerin yer aldığı Küresel Sumud Filosu yola çıktı.
Pek çok ünlü ismini içinde bulunduğu filoya Sökeli Tevhit Yıldız’da gönüllü olarak eşlik etti.
Filistin’de yaşanan acı olaylara karşı “Ne yapabilirim?” diye düşünürken, Instagram’da Sumud filosu hakkında yapılan bir paylaşımı gören Yıldız, gönderinin altına denizcilik evraklarının tam olduğunu ve yaklaşık 15 yıldır gemilerde çalıştığını belirten bir yorum yazdı. Yıldız, yaptığı bu yorumun kısa sürede büyük etkileşim aldığını ve dikkatleri üzerine çektiğini ifade etti.
Yıldız, yaptığı yorumun etkileşiminin artmasıyla birlikte Sumud filosundan Sümeyra Akdeniz Ordu’nun kendisiyle iletişime geçtiğini ve Tunus’a çağırılarak filoya dahil dolduğunu aktardı.
İLK ENGELLEMELER
İsrail tarafından yapılan engellemelerin henüz hazırlık aşamasında başladığını belirten Yıldız, “Sabotajlar oldu, gemimize engellemeler oldu, 2 tane gemimize dron saldırıları oldu. İsrail’in herkese nasıl baskı kurduğunu, tüm kuruluşları ve devletleri etkisi altına aldığını fark ettik. O dönemde Tunus ekibinden de hiçbir yardım alamadık. Bunun üzerine kendi kendimize, kendi imkânlarımızla bir hazırlığa giriştik. “Demir alınacaksa demiri, kaynak makinesi alınacaksa kaynak makinesini, anahtar takımı alınacaksa anahtar takımını biz alacağız,” dedik. Normalde bizi bırakmayacaklardı, birçok engelleme yaşandı. Ancak halk tarafından inanılmaz bir destek geldi. Vatandaşlar adeta kum gibi yağmaya başladı. Medya kuruluşları da “Geminin yola çıkması engelleniyor” tarzında haberler yapmaya başlayınca, insanlar sokaklara ve caddelere döküldü. Sonunda bizi bırakmak zorunda kaldılar ve biz 14 Eylül’de yola çıktık” dedi.
İHA ve SİHA’ların bize ait olduğunu anladık
Yıldız, Gemilerden bir tanesinin arıza yapması sonucunda yardım çağrısı yaptıklarını ve Türk Deniz Kuvvetleri gemilerinin gelerek kendilerine yardım ettiklerini söyledi.
Yaşanan tüm sıkıntılarda Türk Deniz Kuvvetleri’nin yanında olduğunu ifade eden Yıldız, “Daha sonra bazı sıkıntılar yaşandı ancak o süreçte de bize kumanya desteği sağlandı. Orada, farklı milletlerden insanların bizi ayakta alkışladıklarına şahit oldum. Hatta dört, beş kez, tüm milletlerin ortak alkışlarıyla destek gördük. Bazen havadan dron saldırıları oluyordu ancak bunların bizi korkutma ve yıldırma amacı taşıdığını biliyor, bunu anlayabiliyorduk. Saldırılardan sonra sürekli üzerimizde İHA’lar ve SİHA’lar dolaştığını fark ettik. Daha sonra Milli Savunma Bakanlığı’nın internet sitesinde, “Türk ordusu filoyu çevreden gözetliyor” şeklindeki haberi görünce, yukarıda gördüğümüz İHA ve SİHA’ların onlara ait olduğunu anladık” ifadelerini kullandı.
“'Daha büyük ses getirecekse vursun bizim teknemizi, vursun”
Yolculuk esnasında kararlılıklarının ne kadar güçlü olduğundan bahseden Yıldız, “Dediğim gibi, çok yürekli insanlardı orada tanıştığım insanlar. O insanlar, sokakta, dışarıda tanıdığım insanlar değil; gerçekten de herkesin ölümü göze alarak yola çıktığı kişilerdi. Herkes şunu söylüyordu: 'Benim oraya ölü olarak gitmem yani şehit olarak gitmem, diri olarak gitmemden daha çok fayda sağlayacaksa, ben de oraya şehit olarak gitmeyi kabul ediyorum.' Hem Müslümanlar vardı hem de Müslüman olmayan insanlar vardı. 'Daha büyük ses getirecekse vursun bizim teknemizi, vursun!' diyen insanlara tanıştım” diyerek filo arkadaşlarından bahsetti.
İŞKENCE VE DAYAK
Yıldız, İsrail askerleri tarafından gemide herhangi bir şiddete uğramadıklarını ancak karaya çıktıklarında çok büyük tehdit ve baskılara maruz kaldıklarını, özellikle Amerikalı bir arkadaşının bilekliğini çıkarmaması üzerine ellerini ters kelepçe yaparak, işkence, dayak ve şiddete maruz kaldığını aktardı.
Yıldız, gemiden indikten sonra bir mahkûm toplama arabasına 20’ye yakın kişiyle bindirildiklerini aracın bütün kapı ve pencerelerini kapattıklarını söyledi.
Yaklaşık 4 saat kadar sıcak ve havasız ortamda kaldıklarını aktaran Yıldız, “Aracın içerisindeyken tam halüsinasyon evresine girdiğimiz, böyle bayılacak gibi olduğumuz esnada bizi çıkardılar ve klimaları açık ve içerisi buz gibi olan başka bir toplama aracına koydular. Oradan da 6 saat kadar süren bir yolculuk sonrasında cezaevine götürdüler. Gece 12’ye kadar bizlere yiyecek bir şey vermediler, ancak ertesi gün su verdiler. Allah’a şükür cezaevine girdikten sonra orada ezanımıza da okuduk, Free Filistin diye bağırdık. Cemaat olarak namaz da kıldık” dedi.
Cezaevinden sonra mahkemeye çıkarıldıklarını aktaran Yıldız, Türk yöneticilerin devreye girmesiyle Türkiye’ye dönme sürecinin başladığını aktardı.
Yıldız, Havalimanında Türk Hava Yolları’nın uçağını görünce ne kadar duygulandığını ve gururun okşandığını ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.