Daha adil bir dünya için, Dünya beşten büyüktür...!
Erol Arıkan yazdı...
Geçtiğimiz günlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna'nın doğusunda yer alan Donetsk ve Luhansk'ta Rus ayrılıkçıların bulunduğu iki bölgenin bağımsızlıklarını tanımasıyla tırmanan kriz sonrası Rusya’nın işgali ile başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ikinci gününe girdi. Görünen o ki Putin'in hedefi sadece Ukrayna değil asıl hedefi eski Sovyetler Birliğinden ayrılmış ülkelere ve dünyaya gözdağı vermek. Tabi ABD/Batı ittifakı çaresizlik, korku ve panik içerisinde bu işgale hem yeşil ışık yakmış hem de göz yummuş durumda.
Bugün Batı’nın çaresizliğine ve güvenilmezliğine hep birlikte şahitlik ettik. Avrupa’nın korku ve paniğini gördük. ABD düzeninin çöktüğünü gördük. Dünya’nın yeni güç haritasında yalnızlığına mahkûm edilen, kaderine terk edilen ülkelerin bir yenisine ne yazık ki Ukrayna eklenmiştir. Bu noktada Avrupa ülkeleri toplum vicdanında bir kez daha sınıfta kalmıştır. Verilen destekler süslü cümleleri ve duvarları bayrak renklerine yansıtmaktan öteye gitmemiştir. Bu da Batı’nın yükselme döneminin çoktan bittiğinin ve duraklama döneminin başladığının en bariz göstergesidir.
Rusya’nın bu girişimi, Batı gerilemesini daha da hızlandıracak, korku ve çaresizliğini daha da artıracaktır. Tavrını açıkça koyamayan ve mesnetsiz yollarla tavır koymaya çalışan ABD dâhil, Avrupa ülkelerinin hiçbiri, böyle bir dönemde açık savaşı göze alamadığı için ekonomik ambargolar artık Batı ekonomilerini vuracaktır.
Tabi bu noktada Türkiye'yi NATO ve Boğazlar üzerinden Ruslarla karşı karşıya getirme oyunlarını da iyi okumalıyız. Ülkemiz için asla kabul edilemeyecek tek sonuç budur. ABD’nin ve İngiltere’nin Karadeniz’e konuşlanması ve krizi buradan alevlendirmesi, nihayetinde Türkiye ile Rusya’nın savaşa sürüklenmesi için birtakım hamlelerde bulunmaları Rusya’yı Türkiye ile, Türkiye’yi Rusya ile hırpalayıp Avrupa güvenliğini uzun süre rahatlatmak istemelerinden başka bir amaç taşımamaktadır. Tabi Batı, bu senaryonun bir benzerini daha önce Suriye’de gerçekleştirmek istemiş ve bunu başaramamıştır. Dolayısı ile şu an bunu Ukrayna üzerinde denemek istiyorlar. NATO üyesi olmamıza rağmen Batı’ya hiçbir zaman güvenmememiz gerektiğine defalarca kez şahitlik ettik, ki bunun en bariz örneğini 15 Temmuz’da yaşadık.
Şunu çok net bir şekilde ifade etmek gerekir ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye, bir cephe ülkesi değil yeni bir güç alanıdır. Ve güç alanı olduğu için de gerek çevremizdeki gerekse de Dünyadaki dinamikleri barış, refah ve istikrar doğrultusunda şekillendirmenin gayreti içerisinde olan sadece bölgemizde değil dünyada barışın ve esenliğin tesisi için Türkiye’mizin iradesi çok önemlidir.
Tabi tüm bu gelişmeler yaşanırken bölgemizde ve dünyada hoşgörüsüzlük ne kadar artarsa artsın, hep farklı yerde durmaya, hoşgörüyü yüceltmeye devam eden, çatışmaların arttığı bir dünyada insanlığın barış, huzur ve esenliği adına Türkiye kadar mücadele eden, Türkiye kadar fedakârlık yapan acaba kaç ülke vardır? Sorusu da akıllardan çıkmıyor değil. Örneğin ülkemizin son yıllarda dış politikadaki adımlarına baktığımızda Türkiye; BAE, S. Arabistan, İsrail, Mısır, Körfez ile “Ortadoğu Normalleşmesi” başlatmıştır. Devletimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde barışçıl temaslar kurarak dünyada daha adil, daha barışçıl bir düzenin inşası noktasında çaba göstermektedir.
Maalesef güçlü olanın haklı olduğu son derece insanlık vicdanını rahatsız eden bu durumdan ziyade “haklı olanın güçlü olduğu” bir dünya düzenine tüm insanlığın ihtiyacı var. Unutulmamalıdır ki Türk tarihi her dönemde dünyada barış, huzur ve esenliğin kaynağı olmuştur. Her ne kadar bu hususta yalnızlığımız aşikâr olsa da devlet ve millet olarak her zaman olduğu gibi gelecekte de tüm insanlığın huzur ve esenliği adına dünyada adalet ve barış için üzerimize düşeni yapmaya, mazlumların, haksızlığa uğrayanların sesi olmaya devam edecek ve bu doğrultuda mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Son olarak şunu da ifade etmem gerekir ki sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne de adildir. Barışın, istikrarın, adaletin ve etkin küresel etkileşiminin, iletişimin sağlanması noktasında dünyanın en önemli siyasi aktörünün; bölgemizde ve dünyada barış, huzur ve istikrarın hâkim olması adına gösterdiği çabaya, dünya coğrafyasında yaşayan tüm masum, mazlum ve mağdurlar için yaptıklarına ve güçlünün değil haklının, adaletin yanında olduğuna her zaman şahitlik ettiğimiz Türkiye’mizin lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olacağını herkes görmüş olacaktır.
Sebebi her ne olursa olsun savaş asla bir çözüm değildir. Bir ülkenin toprağını işgal etmek, can almak, insanlık suçudur. Hangi görüş, hangi ideoloji, hangi benimsenmiş fikir, hangi dava bir insanın canını hiçe sayacak kadar haklı olabilir ki? Bu duygu ve düşüncelerle savaşların, şiddetin, kavganın olmadığı, masumların ölmediği, barışın, sevginin, hoşgörünün egemen olduğu bir dünya temennisi ile herkesi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.