Mehmet Kubilay Aras yazdı
Onlar Üzerlerine Düşeni Yaptılar, Ya Biz?
Onlar Üzerlerine Düşeni Yaptılar, Ya Biz?
Onlar üzerlerine düşeni bihakkın yerine getirdiler.
Madleen gemisinde, 7 farklı ülkeden 12 insan hakları aktivisti bir araya gelmişti. Dilleri, kültürleri, pasaportları farklıydı ama vicdanları ortaktı. Bu cesur insanlar, bizlere sessiz ama çok güçlü bir mesaj verdiler. Peki biz bu mesajı gerçekten okuyabildik mi? Yoksa hâlâ sadece olup bitenlere uzaktan bakan birer seyirci miyiz?
100 torba un, abluka altındaki Gazze’nin yaralarını sarabilir mi? Belki evet, belki hayır… Ama mesele yalnızca un değildi. Asıl gönderilmek istenen, bir avuç insani yardımdan çok daha fazlasıydı: Vicdan, dayanışma, direniş ve insanlık.
Müdahale gerçekleşmeden saatler önce, “Gözaltına alınırsak hükümetlerinize baskı yapın,” dediler. Peki hiç düşündük mü bu sözlerin arka planında ne vardı? Bu çağrı, bir eylem planıydı aslında. Çünkü biliyorlardı ki, zulüm sadece bombalarla değil, sessizlikle de büyür.
Bu insanlar neden 7 farklı güçlü ülkeden seçilmişti? Çünkü dünyaya şunu haykırmak istediler:
“Biz bu yola baş koyduk, canımızı da ortaya koyarız. Ama siz de boş durmayın. Sokakları doldurun, meydanları terk etmeyin. Sessiz kalmayın. Gazze’deki çocuklara sadece un değil, umut da gönderin. Suyu, ekmeği, ama en çok da sesinizi ulaştırın.”
Evet…
Onlar üzerlerine düşeni yaptılar.
Vicdanlarıyla, cesaretleriyle, insanlık onurunu taşıyarak…
Peki ya bizler?
Sıra bizde değil mi şimdi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.