Zihinsel işgalimiz ve Kendinde kaybolmak
Serdar Şirin Yazdı.
Bir yenilgiden daha kötü olan, o yenilginin bilinçaltına işlenmesi ve içselleştirilen bu durumun nesillere aktarılması olsa gerek. İnsanoğlu yaratıldığından bu yana sürekli bir rekabet, hatta bir savaş içindedir. İlk İnsan ve ilk Peygamber olan Hz. Âdem (as)’ın iki oğlu arasında geçen mücadeleden bu yana devam eden bir savaş var. Hak ile batılın savaşı. İnsanlık tarihi boyunca savaşsız geçen zaman zarfı çok azdır. Doğa üzerinde sürekli bir hak alma veya hakkı olmayana göz dikme sebebinden meydana gelen mücadele sonucu, bir taraf zafere diğeri yenilgiye uğrar. Zaferi kazanan da yenilgiye uğrayan da ciddi bedeller öder, çünkü hiçbir şey karşılıksız değildir.
Batının karanlık çağ dediği zaman, biz Müslümanlar açısından zirve sayılacak bir döneme tekabül eder. Bilgiye ve onun getirdiği güce sahip olan Müslümanlar ilim ve bilim alanında ciddi ilerlemelere sahip olmuştur. Dünya tarihine yön vermiş, felsefi, siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda büyük atılımlar yapmıştır. Tıp, astronomi, felsefe, mantık, edebiyat sanat ve teknoloji alanında gücü elinde bulunduran Müslümanlar zamanla bu çalışmaları bırakmış, ilerleme aşkını yitirmiş, uğraşı alanlarını terk edip gereksiz tartışmalara, çekişmelere girmişler, aralarında ki bu bölünme yenilgilerine sebep olmuştur. Her biri ayrı bir kitap konusu olacak bu konuyu bir yazıda açıklamak mümkün değildir. Bu yenilgi ile birlikte üstünlüğü batıya kaptıran Müslümanlar tarihlerinde çok az rastlanan bir yenilgi almışlardır. Coğrafyaları işgale uğramış, zenginlikleri yağmalanmış, halkları katliam, sürgün ve esarete uğramıştır. Batı emperyalizmi elinde bulunan tüm imkânlar ile bu coğrafyayı tahakküm altına almıştır. Her savaşta olduğu gibi bu savaşın da bir galibi bir de mağlubu vardır ve maalesef biz mağlup olan tarafıyız. Yenilgiler her zaman vuku bulan bir durum olabilir fakat normal olmayan yanı ise bu durumun zihinsel bir işgal ve yenilgiye evrilmesidir. Batı karşısında bir daha ayağa kalkamayacağımız, ona karşı bir güç olamayacağımız ve yeni bir medeniyet oluşturamayacağımız algısıdır. Zihin kodlarımıza işlenen bu olumsuzluk üzerine cephede aldığımız yenilgi devede tüy bile değildir. Köleleşmiş, iğdiş edilmiş zihinler ve onların kendi kendilerine ördükleri duvarlar. Yenilgi hapishanesinde öğretilmiş çaresizlik içinde yaşayan/ yaşatılan milyonlar ve amaçsızlaştırılmış yığınlar! İşte bizim asıl meselemiz! İşgal edilmiş zihinler ve kendi içinde kaybolmuş benlikler! Üretemeyiz, bizden adam olmaz, beceremeyiz, batı üstün, biz kimiz ki, söylemleri ve bunu destekleyen aşağılanmışlık duygusu. Bizim olandan uzaklaşmak hatta nefret etmek! Kendi iç dünyasında kaybolan nesiller. Allah’ı ve resulünü unutan toplumlar. Kuran ahkâmını tarih sahnesine hapseden iğrenç eğitim sistemleri ve pozitivist yaşamı kanıksamış Müslüman yığınlar. Kendi iç dünyasını başka haritalarla keşfetmeye çalışan genç dimağlar.
Kadim bir gelenek ve eski medeniyetler üzerinde kurulu olan tüm coğrafyalarımızın durumu; altın madeni üzerinde oturan gariban fakirlerin durumu gibidir. Ayağa kalkmak için tüm imkan ve köklere sahip bu çınarın, kuru ve gölgesiz kalması ne kötü bir durumdur! Yazık! Bu zihinsel işgal ve kendinde kaybolma durumu coğrafi işgal ve sömürüden çok daha kötüdür. Bu işgal türü; en yıkıcı ve en yaman olanıdır. Firavun hanedanlığı altında köle olarak yaşayan Yahudilerin durumu tam da buna denk gelmektedir. Dört yüzyıla yakın köle yaşayan İsrailoğulları’na bir peygamber (Hz. Musa) gelip kıyama çağırınca, uğradıkları zihinsel işgalden dolayı bu kıyamı düşünemediler bile (Maida 21-26). Daha sonra Sina çölüne sürülen Yahudiler kırk yıl burada dolaşıp durdular. Zihinsel işgale uğramış olanlar öldü ve erkekliğin zirvesinde olan yeni bir nesil meydana geldi. Allahtan başka hiçbir otorite tanımadan büyüyen bu nesil, Yahudi tarihinde görülmemiş bir başarı elde ettiler.
Kendi sina’mızı bulmayı, Allahtan başka bir otorite tanımadan büyüyen nesiller yetiştirmeyi düşünmeliyiz. Yoksa bu işgal yüzlerce yıl daha devam eder. İşgal edilmiş zihinler, köle ruhlar ve konfor içinde kaybolan yığınların bize bir faydası yok. Rabbimiz bize aklı hür, merhameti bol, cesaretli, doğru ve umutlu nesiller nasip etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.