Sevilay Durmuş

Sevilay Durmuş

SAMİMİ (Nİ)YET

SAMİMİ (Nİ)YET

Samimiyet: Arapça "Samim" kökünden türetilmiş, içten, candan, riyâsız anlamına gelen bir kavramdır. Riyâ ise:  Arapça "- rAy " kökünden türemiş, özü sözü bir olmayan, gösteriş yapılan hareket, ikiyüzlülük gibi anlamlara gelmektedir ki bu iki zıt kavram adeta ezelî iki düşmandır. 
Aynı sözlüğün çatısı altında iki zıt mânâ... 


Hayatımızın her evresinde özellikle de sosyal çevremizde, insan ilişkilerimizde vazgeçilmez bir unsurdur samimi(ni)yet. Amellerin samimi başakları, niyetlerin samimi tohumlarından neşet eder daima. 

Modern dünyada insanların her şeyin organik, doğal olanına kavuşması için gösterdiği insanüstü çabanın belki kat be kat fazlasını samimiyet konusunda sarfetmeliyiz. Çünkü samimiyetin hayatlarımızdan çekilmesi masumiyetin de çekilmesi demektir aslında. İnsan sadece bedenden oluşan bir varlık olmadığına göre  ruhunu besleyecek gıdalara da muhtaçtır ki bunların başında samimiyet hasleti gelmektedir. Doğal olan gıdalara ulaşmak bugün için ne kadar zorsa, samimi(ni)yetli insanlara dostlara erişmek de bir o kadar güçtür. Tüm dünya bu türden bir açlık kriziyle başbaşadır desek yeridir.

İnsan yaratılış itibarıyla tabiat gibidir pâk ve saf. Tevâzu ve samimiyet toprak gibi... Nasıl ki naylon vb. maddeler tabiatta çözünemezse riyâ da insan tabiatında bir ömür çözünemez ve bir ruh kirliliğine neden olur. Gün geçtikçe bu kirliliğe maruz kalmış "Suni insan" suretleri hayatlarımızı işgal ediyor. Hem de ne işgal! Ruhumuzu, düşüncemizi, yüreğimizi yani hayatımızı tahrip eden bir işgal...

Kalabalıklar içinde yalnızlığımızı kendimize itiraf etmekten bile aciziz. Çünkü biliyoruz ki insanoğlu için gerçeklerle yüzleşmek daima zordur. Bazen de kendimize karşı  gizli bir samimiyetsizlik sergiliyoruz. Bir yandan kalabalık gürûhlara tahammül ediyor, diğer yandan  el altında bulunsun diye "adam" biriktiriyoruz. Hani karagün dostu olanlardan değil yanlış anlaşılmasın. "Ne olur ne olmaz işimizi görür! " nev'inden. Yani riyakârlığımızın yeni ve saf kurbanları...

En çok da samimi(ni)yetlerle hayatımıza dahil olanların duygularını sömürmekte mahiriz galiba. Kendi emellerinizin ve egomuzun yükselen merdivenlerinde bir basamak olarak gördük saf niyetlileri... Üstüne basıp yükselebileceğimiz basamaklar... Yükseldikçe yükseliyor, yükseklere ulaştıkça başımızı döndüren bir sarhoşluk yaşıyoruz. Artık herkese "tepeden" bakabiliriz!..
Oysa ki samimiyet, insanı şeffaflaştırır. Öyle ki yüzeyinden bakınca içinin güzelliklerini okuyabilirsiniz. 

 İnsan, insana emanetti. İnsan insana kıymet verdiği ölçüde kıymet bulabilirdi. Ne güzel söylemişti Yunus, yüzyıllar ötesinden "Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!" Âlemin ruhudur tevhîd (birlik). Öyleyse riyâya bulaşıp mânâyı bozmaya lüzum yok. Vesselam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevilay Durmuş Arşivi